Son yıllarda Türkiye’de aile yapısını derinden etkileyen ve giderek yaygınlaşan bir sorun olarak ‘Ev Erkekleri’ olgusu öne çıkıyor. Bu durum, üç farklı grupta inceleniyor: evden çalışanlar, çalışmayıp ev işlerine de yardım etmeyenler ve çalışmasa da ev işlerine katkı sunup maddi olarak eşine bağımlı olanlar. Uzmanlar, bu durumun sağlıksız bir aile modeline yol açtığını, kadınlar için ağır bir yük oluşturduğunu ve çocuklar için yanlış bir baba rolü çizdiğini belirtiyor. Psikologlar ve avukatlar, bu konudaki vakaların adeta bir salgına dönüştüğü uyarısında bulunarak, aileyi korumak için acil çözüm bulunması gerektiğini vurguluyor.
Kadınların çoğu, toplumsal baskı veya çevre tepkisinden çekinerek dile getiremedikleri bu durumdan oldukça rahatsız. Geleneksel ‘erkek, eş, baba’ rollerinden tamamen farklı olan bu modelde, erkekler hayatın tüm sorumluluğunu eşlerinin omuzlarına yıkıyor. Bu durum, boşanma davalarında da yeni bir gerekçe olarak sıkça karşımıza çıkıyor.
Uzman Gözüyle ‘Ev Erkeği’ Profilleri
Psikolog Mehmet Teber, özellikle pandemi sonrası artış gösteren evde olan erkekleri ve yarattıkları sorunları üç ana grupta inceliyor.
1. Çalışmayan ve Ev İşlerine Yardım Etmeyenler
Bu grup, tamamen evde olmasına rağmen hiçbir iş yapmayan ve iş arama çabası göstermeyen erkeklerden oluşuyor. İş beğenmeme, maaş az bulma gibi bahanelerle sorumluluktan kaçan bu erkekler, günlerini ekran başında veya arkadaşlarıyla geçiriyor. Tüm maddi yük (kira, faturalar) kadının üzerindeyken, erkek eşinden harçlık alıyor. Teber’e göre bu, temelinde sorumsuzluk yatan, en zorlayıcı grup.
2. Çalışmayan Ama Ev İşlerine Yardım Edenler
Bu gruptaki erkekler çalışmıyor ancak ev işleri ve çocuk bakımı gibi konularda sorumluluk alıyor. Kadın ise evin maddi geçimini sağlıyor. Arada gizli bir anlaşma varmış gibi görünse de, Teber bu durumu şöyle açıklıyor: “Kadın bir yardımcı bulmuş oluyor ama aradığı kapsayıcı, güçlü erkeği bulamamış oluyor.”
3. Evden Çalışan ve Sosyalleşmeyenler
Pandemiyle yaygınlaşan bu modelde, erkek ve kadın sürekli olarak aynı çatı altında bulunuyor. Bu 7/24 birliktelik, kadının kendine ayıracak zaman bulamamasına ve erkeğin sürekli talepleriyle yorulmasına neden oluyor. İlişki zamanla yıpranıyor, gergin bir bıkkınlık iklimi hakim oluyor.
Toplumsal Rollerin Değişimi ve Psikolojik Etkileri
Psikoterapist Gökhan Ergür, erkeğin asırlardır süregelen ‘dışarıda mücadele etme’ rolünün kaybolduğuna dikkat çekiyor. Özellikle ‘prenses erkek’ olarak tabir edilen, anneleri tarafından aşırı korunmuş, sorumluluk almaktan kaçan genç erkeklerin bu profile uyduğunu belirtiyor. Dijital dünyanın da etkisiyle erkeklerde dış görünüş takıntısı ve duygusallık kisvesi altında sorumluluktan kaçma eğilimleri arttı.
“Çalıştığım bir ailede erkek uzun süredir işsizdi ve ‘beni hak eden bir iş yok’ diyerek hiçbir girişimde bulunmuyordu. Eşi ise ‘bir çocuk daha büyütüyormuşum gibi hissediyorum’ diyerek tükenmişliğini dile getiriyordu. Bu durum, kadının yorgun ve öfkeli hale gelmesine, erkeğin ise agresifleşmesine neden oluyor.” – Gökhan Ergür, Psikoterapist
Bu rol karmaşası, eşleri aynı evdeki iki yabancıya dönüştürebilir ve zamanla boşanma kaçınılmaz hale gelebilir.
Çocuklar Üzerindeki Yıkıcı Etkiler
Uzmanlar, bu tablonun çocuklar için de ciddi riskler barındırdığını vurguluyor. Yük almayan, üretmeyen bir baba modeli, erkek çocukların pasif ve sorumluluktan kaçan bireyler olarak yetişmesine neden olabilir. Kız çocukları ise güvenebilecekleri bir erkek modeli göremedikleri için gelecekteki ilişkilerinde yanlış seçimler yapabilirler. Evdeki gergin atmosfer, çocuklarda değersizlik ve kaygı gibi uzun vadeli duygusal yükler bırakabilir.
Hukuki Boyut ve Çözüm Önerileri
Avukat Beyza Sındıraç, bu sebeple açılan boşanma davalarında ciddi bir artış olduğunu belirtiyor. Bu tür evliliklerin görünürde şiddet içermese de, derin bir psikolojik ve ekonomik şiddet barındırdığını ifade ediyor.
Kadınların, “Artık ruhsal olarak dayanacak gücüm kalmadı, saygım bitti” gibi şikayetlerle başvurduğunu söyleyen Sındıraç, hukuki süreçte haklı bulunmak için kadının ekonomik katkısını ve psikolojik yıpranmışlığını belgelerle (banka dökümleri, psikolog raporu, tanık beyanları) kanıtlaması gerektiğini vurguluyor.
Hukuki ve Toplumsal Çözüm Yolları
- Hukuki Yardım ve Terapi Desteği: Türk Medeni Kanunu’nda ‘duygusal ve ekonomik şiddet’ daha net tanımlanmalı ve açıkça boşanma sebebi sayılmalıdır.
- Emeğin Karşılığı: Kadının ev içi emeği ve psikolojik yükü, mal paylaşımı ve tazminat hesaplamalarında dikkate alınmalıdır.
- Destek Mekanizmaları: Adliyelerde ‘psikolojik şiddet mağduru kadın’ için özel danışma birimleri kurulmalı, hukuki yardım ve terapi bir arada sunulmalıdır.
- Toplumsal Anlayış Değişimi: “Kadın idare etmeli” söylemi yerine, “erkek sorumluluk almalı” anlayışının yerleşmesi kritik öneme sahiptir.
Uzmanlar, bu sorunun çözümünün kadının susmaması, haklarını bilmesi ve profesyonel destek almasıyla başladığını, ancak toplumun ve hukuk sisteminin de kadının yükünü görerek ona saygı duymasıyla tamamlanacağını belirtiyor.