Türkiye’nin Barış Umudu: TBMM’de Kurulan Tarihi Komisyonun Hedefleri Neler?

Türkiye’nin Barış Umudu: TBMM’de Tarihi Komisyon Göreve Başlıyor

5 Ağustos 2025 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), ülkenin en köklü sorunlarından biri olan toplumsal barış ve terörle mücadele konusunda çığır açacak bir adım atıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş‘un öncülüğünde hayata geçirilen “Terörsüz ve Kardeşlik İçinde Bir Gelecek Komisyonu”, ilk toplantısını gerçekleştirerek çalışmalarına başlayacak. Bu girişimin sadece siyasi bir manevra olmanın ötesinde, gerçek bir çözüm arayışının miladı olması beklenirken, komisyonun yapısı, işlevi ve samimiyeti kamuoyu tarafından yakından izleniyor.

Toplumun Ortak Beklentisi: Huzur, Eşitlik ve Güven

Yıllardır devam eden çatışma ortamı, ülkenin dört bir yanındaki ocaklara ateş düşürdü. Toplumsal adaletsizlik, kimlik meseleleri, güvenlik endişeleri ve ötekileştirme gibi derinleşen sorunlar, acil çözüm bekleyen toplumsal fay hatları oluşturdu. Bugün gelinen noktada milletin ortak talebi oldukça net: Silahlar sussun, adalet hakim olsun. Gözyaşları dinsin ve eşit vatandaşlık ilkesi tam anlamıyla tesis edilsin. Bu komisyonun, söz konusu beklentilerin kurumsal bir yansıması olması hedefleniyor.

Komisyonun Ana Hedefleri Ne Olmalı?

Komisyonun görevinin bir rapor hazırlamaktan ibaret kalmaması, aksine Türkiye’nin ortak geleceğini inşa edecek kapsayıcı bir strateji sunması büyük önem taşıyor. Bu çerçevede belirlenmesi gereken temel hedefler şunlardır:

  • Toplumsal Diyalogun Kurulması: Farklı kimliklerin birbirini dinleyip anlayabildiği ve ön yargıların aşıldığı bir zemin oluşturmak.
  • Terörün Kaynaklarının Analizi: Sorunu sadece güvenlik odağında değil, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik boyutlarıyla derinlemesine incelemek.
  • Eşit Vatandaşlık ve Temel Haklar: Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarını kucaklayan adil bir yurttaşlık anlayışını güçlendirmek.
  • Bölgesel Kalkınma ve Sosyal Adalet: Terörden en fazla zarar gören bölgelerde eğitim, istihdam, gençlik projeleri ve altyapıyı önceliklendiren somut öneriler geliştirmek.
  • Geçmişle Yüzleşme: Yaşanan acıları görmezden gelmeden, toplumsal barışı destekleyecek ortak bir hakikat zemini yaratmak.

Kapsayıcılık mı, Temsiliyet mi?

Komisyonun kurulması genel olarak olumlu bir adım olarak görülse de, bazı üyelerle ilgili kamuoyunda süregelen eleştiriler bulunuyor. Özellikle bazı isimlerin sürece katkı sağlamaktan çok “siyasi bir vitrin” amacıyla komisyonda yer aldığı iddiaları, sürecin meşruiyeti açısından dikkate alınmalıdır. Bu denli kritik bir süreçte her üyenin samimi bir katkı sunması, yalnızca Meclis’e değil, tüm topluma güven aşılayacaktır.

Sorumluluğun Büyüklüğü ve Şeffaflık Vurgusu

Bu komisyon, iktidarı, muhalefeti, sivil toplumu ve halkın tüm kesimlerini ortak bir paydada birleştirme iddiası taşıyorsa, çalışmaları da bu iddiayla uyumlu olmalıdır. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve sahadan gelen görüşlerle beslenme, komisyonun başarısı için hayati öneme sahiptir. Aksi halde, geçmişte sıkça görüldüğü gibi bu girişimin de “raflarda unutulan raporlardan” birine dönüşme riski bulunmaktadır.

Zorlu Ama Gerekli Bir Yürüyüş

Türkiye, ortak bir gelecek hayali kurmaya devam etmektedir. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için cesaretin yanı sıra samimiyet, çözümün yanında adalet, güvenliğin yanında vicdan da gereklidir. “Terörsüz ve Kardeşlik İçinde Bir Gelecek Komisyonu”, bu uzun yürüyüşte atılmış değerli bir ilk adım olabilir. Ancak asıl önemli olan, bu adımın nereye ve kimlerle atılacağıdır. Başarı için şu adımlar kritiktir:

  • Masa başında çözüm aramak yerine sahaya kulak vermek ve halkla birlikte düşünmek.
  • Sivil toplum, akademi, kanaat önderleri, kadın ve gençlik örgütlerini sürece aktif olarak dahil etmek.
  • Meclis içindeki kutuplaşmayı aşan ortak bir dil geliştirmek.
  • Süreci siyasi bir kazanç aracı olarak değil, toplumsal bir kazanım odağıyla yürütmek.

Son Söz: Tarih, Niyetleri de Yazar

Türkiye, farklılıkları bir tehdit değil, bir zenginlik olarak gören bir geleceği inşa etme potansiyeline sahiptir. Bu komisyon, bu geleceğe atılan ilk adım olabilir; fakat bu adımın sağlamlığı “niyet”, “irade” ve “samimiyetin” bir arada olmasına bağlıdır.

“Komisyonlar yazı yazmak için değil, tarih yazmak için kurulmalıdır.”