Boğaziçi’nde Rektörlük Tartışmaları Sürüyor
Boğaziçi Üniversitesi’nde, üniversite bileşenlerinin rızası ve hatta haberi olmaksızın, belirsiz kriterlerle yapılan rektör atamasına yönelik itirazlar devam ediyor. Bu süreçte, Rektörlük adaylığı için Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) başvuran Prof. Dr. Mine Eder, adaylık sürecini ve hedeflerini kamuoyu ile paylaştı.
Hiçbir şekilde atanacağımı düşünmüyorum. Ancak yine de bu rektörlük başvurusunu, nitelikli bir kamu üniversitesinde rektör nasıl belirlenmeli, rektörden beklentilerimiz ne olmalı konusunda bir tartışma yaratmak için bir fırsat olarak görüyorum.
Prof. Eder, rektör olarak atanması durumunda izleyeceği yol haritasını şu başlıklar altında topladı:
Öncelik Güvenoyu ve İletişim
Prof. Dr. Eder, ilk olarak üniversitenin anayasası olarak tanımladığı 2012 tarihli akademik ilkeler doğrultusunda bir genel kurul toplayacağını belirtti. Bu kurulda meslektaşlarından güvenoyu isteyeceğini ve alamaması durumunda derhal istifa edeceğini vurguladı. Ayrıca, kurum içinde tıkalı olan tüm iletişim kanallarını yeniden açarak son 4.5 yılda verilen hasarları onarmayı hedeflediğini söyledi.
Yasaklara ve Hukuksuzluğa Son Verilecek
Güvenoyu alması halinde ilk icraatının yasakları kaldırmak ve hukuksuz kararları iptal etmek olacağını ifade eden Eder, şunları ekledi: “Bugün hocalarımıza ve öğrencilerimize karşı açılmış yüzlerce disiplin soruşturması, mezunlara ve emekli hocalarımıza kampüse giriş yasağı var. Bu yasakların ve cezaların büyük bir bölümü anayasa tarafından koruma altına alınmış olan ifade özgürlüğü ve protesto etme hakkıyla ilişkili.” Eder, kampüsün yeniden öğrenci aktiviteleriyle yaşayan, çoğulculuğu ve toplumsal cinsiyet eşitliğini benimseyen, barışçıl bir mekana dönüşmesi için çalışacağını ve beş yıldır yapılamayan toplu mezuniyet törenini gerçekleştireceğini belirtti.
Demokratik ve Katılımcı Üniversite Yönetimi
Mevcut kanunların rektöre neredeyse sınırsız yetkiler tanıdığını, ancak bu durumun tepeden inme ve keyfi kararlara yol açtığını belirten Prof. Eder, “Halbuki 2021’e kadar hiçbir rektörümüz bu yetkileri kendi başına kullanmamıştı. Ben de bu yetkileri istişare ve ortak akıl yürütmeden, gerekli kurul ve komisyonlardan görüş almadan asla kullanmayacağım. Bir üniversiteyi öğretim üyelerinize rağmen yönetemezsiniz,” dedi.
Liyakat Esas Alınacak
Son 4.5 yılda kurumdaki en büyük sorunun liyakat anlayışının zayıflatılması olduğunu dile getiren Eder, bu durumu düzeltmek için son dönemde yapılan atamaların ve yükseltmelerin inceleneceğini açıkladı. “Usulsüzlük veya hukuksuzluk varsa takipçisi olacağız. Kimin nereye liyakat dışı saiklerle geldiğini gayet iyi biliyoruz. 250’yi aşkın davamız var ve bu davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Kamu Harcamalarında Şeffaflık Vurgusu
Üniversite kaynaklarının kullanımında şeffaflığın olmadığını belirten Prof. Eder, harcamalardaki önceliklerin belirsizliğine dikkat çekti. “Örneğin, yeniden yapılması planlanan kütüphane projesi iki seneyi aşkın süredir neden hiç ilerlemiyor, bilmiyoruz. Kütüphanesiz üniversite mi olur?” diyerek şeffaf bir bütçe yönetimi sözü verdi.