Toplum Vicdanını Yaralayan Olay: Denizli’deki Aile Dramı
Kıymetli okurlarım, geçtiğimiz günlerde Denizli’den yansıyan ve hepimizi derinden üzen bir haberle sarsıldık. Bir polis memurunun, eşini ve iki çocuğunu katlettikten sonra kendi canına kıyması, toplum olarak ölümü ne kadar basite aldığımızı bir kez daha gözler önüne serdi. Son yıllarda artan cinayet ve intihar vakaları, bu acı gerçeği sıkça yüzümüze vuruyor.
İlahi İradeye Müdahale: Can Almanın Anlamı
Unutulmamalıdır ki, canı veren Allah’tır ve onu alacak olan da yalnızca O’dur. Bu nedenle, bir başkasının veya kendisinin hayatına son veren kişi, doğrudan Yüce Yaratıcının mutlak yetki alanına müdahale etmiş olur. Bu noktada şu soruyu kendimize sormamız gerekir: Büyüklüğün dahi yanında kifayetsiz kaldığı Rabbimizin yetki alanına girmenin cezası ne olabilir?
Bu sorunun cevabı, aklımızın sınırlarını zorlar ve idrak kapasitemizi aşar. Zira Allah’ın yetki alanına girmenin bedeli, akılların kavrayamayacağı kadar ağırdır.
Dünya Sıkıntıları ve Ahiret Gerçeği
Genellikle intiharların, kişilerin dünyevi sıkıntılara dayanamaması sonucu gerçekleştiği ifade edilir. Maddi veya manevi, sebebi ne olursa olsun, bu dünyadaki geçici zorluklara katlanamayan bir ruhun, sonsuz olan ahiret hayatında nelerle karşılaşacağını düşünmek gerekir. Bu dünyada her şeyin bir sonu varken, ahirette zaman ve son kavramı yoktur.
Ölüm Bir Kaçış Değil, Yeni Bir Başlangıçtır
Bu nedenle, ölmeyi veya öldürmeyi aklından geçiren herkesin hesabını çok iyi yapması gerekir. Hem bu dünyada hem de ahirette karşılaşacağı sonu düşünerek bu büyük hatadan vazgeçmelidir. Ölümü bir uyku veya bir rahatlama anı olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü asıl hesap ve potansiyel sıkıntılar, ölümden sonra başlamaktadır.
Bu bilgilerin kaynağı ise Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) Hadis-i Şerifleridir.