Sana Göre Haber

Diyanet’in Giyim Kuşam Hutbesi Tartışma Yarattı: İlahiyatçıdan Tarihi Gerçeklerle Cevap

Diyanet’in Cuma Hutbesi Kamuoyunda Yankı Uyandırdı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçtiğimiz hafta Cuma namazında okunan hutbede, kadınların giyim tarzlarının hedef alınması ve kısa giyinmenin “Allah’ın emrinin ihlali” olarak nitelendirilmesi sosyal medyada ve kamuoyunda geniş çaplı tepkilere yol açtı. Hutbede yer alan “Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır” ifadesi, giyim kuşam ile ahlak arasında kurulan bağ nedeniyle eleştirildi.

İlahiyatçı Cemil Kılıç’tan Tarihi Gerçeklerle Yanıt

Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan ilahiyatçı Cemil Kılıç, edep ve ahlak kavramlarının doğrudan giyim tarzıyla ilişkilendirilemeyeceğini vurguladı. Kılıç, İslam fıkhında tesettürün bir ahlak göstergesi olmaktan çok, bir sosyal statü göstergesi olarak kullanıldığına dikkat çekti.

‘İslam’da Örtü Bir Statü Göstergesiydi’

İlahiyatçı Kılıç, İslam tarihinde Müslüman olan cariye kadınların vücutlarının önemli bir kısmının açık olacak şekilde toplum içinde bulunduklarını hatırlattı. Bu durumun, örtünme ile ahlak arasında doğrudan bir bağ kurulamayacağının kanıtı olduğunu belirtti.

“Tarihsel kaynaklarda bir örnek verilir; Hz. Ömer döneminde tesettürlü bir cariye kadın görülür. Hz. Ömer bu duruma müdahale ederek ‘Sen örtünemezsin çünkü sen cariyesin’ der. Bu da gösteriyor ki, İslam fıkhında tesettür bir ahlak ve edep göstergesi değil, bir sosyal statü sembolüydü.”

‘Bilgisizce Bir Yorum ve Dayatma’

Cemil Kılıç, Diyanet’in hutbesinde giyim kuşam ile ahlak arasında kurulan ilişkinin son derece bilgisizce bir tutum olduğunu ifade etti.

“Bu, İslam tarihinden habersiz bir yorumdur ve belli bir dinsel anlayışın topluma dayatılmasıdır. Aynı zamanda bu yaklaşım, temel hak ve özgürlüklere de aykırıdır. Çağdaş bir toplumda insan haklarını ihlal eden bir tutum olarak değerlendirilmelidir.”

Exit mobile version