Tarih Boyunca Süregelen Hak ve Batıl Mücadelesi
Tarih sahnesi, en başından beri hak ile batılın, hayır ile şerrin ve iyiler ile kötülerin kesintisiz mücadelesine tanıklık etmiştir ve bu mücadele sürmeye devam edecektir. İslam ümmeti, bu mücadelenin hak cephesinin doğal bir temsilcisi konumundadır. Karşı tarafta yer alan batıl cephe ise, “küfür tek millettir” düsturu altında toplanan, farklı inançlardan ve inançsızlıklardan oluşan çeşitli milletleri barındırır. Hak cephesinin eylemlerini iman ettiği değerler şekillendirirken, batıl cepheyi kısıtlayan herhangi bir ilke ya da prensip bulunmamaktadır.
Batıl cephe, yalnızca güçten anlayan bir yapıya sahiptir. Bu cephenin insan hakları adına kurduğu tüm kurum ve kuruluşlar, esasen kendi çıkarlarına hizmet eder. Konu Müslümanlar olduğunda ise hukuk ve benzeri kavramlar göz ardı edilir. Bu acı gerçeği, bir asra yakın süredir devam eden Filistin mücadelesinde ve özellikle son iki yıldır açık hava hapishanesinden çok daha ağır şartlara mahkûm edilen Gazze‘de tüm dünya net bir şekilde görmektedir.
Mazlumların Hamisi Bir Miras ve Gazze’nin Dramı
Ülkemiz, dünya üzerindeki mazlumların koruyucusu olmuş bir imparatorluğun mirası üzerine kuruludur. Tarih boyunca Raşid Halifeler dönemi ve sonraki İslam devletleri, yeryüzünde adaletin en büyük teminatı olmuşlardır. Çünkü İslam, hak ve adaletin tek ve mutlak kaynağıdır. İslam hilafetini temsil eden devletler, bulundukları her dönemde adaleti tesis etmek için büyük bir gayret göstermiş ve haktan yana durdukları için daima zafere ulaşmışlardır.
Ancak son üç asırlık süreçte, İslam ümmetinin birleştirici gücü olan kardeşlik ruhu ve ümmet bilinci zayıflatılmıştır. Aramıza sokulan ırkçılık gibi sinsi planlarla ümmet 57 parçaya bölünmüştür. İşte o günden beri, dünya enerji kaynaklarının %85‘ine sahip olan iki milyarlık İslam ümmeti diz çöktürülmüştür. Bu durumun bir sonucu olarak, ümmet coğrafyasının pek çok bölgesinde yürek yakan manzaralar yaşanmaktadır. Fakat tarih, Gazze’nin son iki yıldır maruz kaldığı bu denli büyük bir zulme daha önce şahit olmuş mudur? Bu sorunun cevabı belirsizdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Tarihi Çağrı
Sayın Cumhurbaşkanım, daha önceki bir yazıda HİLAFETİN adeta altın bir tepsiyle önümüze sunulduğunu belirtmiştim. Eğer tüm İslam ümmetini ve hatta bütün insanlığı ilgilendiren bu Gazze dramına kararlılıkla el atıp bir çözüm getirirseniz, her bir Müslümanın gözünde ümmetin tartışmasız ve doğal lideri konumuna yükselirsiniz. Bu konuda en büyük beklentinin sizden ve ülkemizden olmasının sebebi, zatıalinizin bugüne dek mazluma sahip çıkma konusunda her zaman ecdadımızın izinden gitmeniz ve onların temsilcisi olmanızdır.
Sayın Cumhurbaşkanım, HAMAS milletvekillerinden Mühendis İsmail Abdullatif El-Eşkar’ın size hitaben yazdığı mektup, yalnızca bir kişinin değil, neredeyse iki milyarlık İslam ümmetinin ortak sesidir. Lütfen bu sese kulak veriniz.
T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a
Selam ve saygılarımızla. Sayın Cumhurbaşkanım, izzet ve onurun şehri olan Gazze’nin ulaştığı durum malumunuzdur. En karanlık kâbuslarımızda dahi, ümmetimizin evlatlarından, komşularımızdan ve kardeşlerimizden böylesi bir vefasızlık göreceğimizi asla düşünmemiştik. Sanki başka bir gezegende yaşıyormuşçasına, insanlık dışı bir yalnızlığa terk edildik.
Yaşadığımız çile, acı ve ıstırap artık tarif edilemez boyutlara ulaşmıştır. Çocuklarımızın gözlerimizin önünde açlıktan ölmesi, o küçücük bedenlerinin zulüm altında ezilmesi, kalplerimizin daha fazla taşıyamayacağı bir yüktür.
Sayın Cumhurbaşkanım, omuzlarınızda ne denli büyük sorumluluklar taşıdığınızı biliyoruz. Ümmetin yükü gerçekten ağırdır. Fakat size bu çağrıyı yapmamızın nedeni, adaletinize, mazluma olan desteğinize ve Filistin davasına olan sarsılmaz bağlılığınıza duyduğumuz güvendir.
Muhterem Cumhurbaşkanım, halkım açlıktan kırılıyor. İnsanlar sokakların ortasında yığılıp kalıyor. Bombardıman bir an bile durmuyor. F-35 uçakları çocuklarımızın canını alıyor, yaralılarımızı hedefliyor ve hayata dair ne varsa silip süpürüyor. Ve açlık, ölümün bir tamamlayıcısı gibi her yandan üzerimize çöküyor.
Bu büyük felaketin tam ortasından sizlere sesleniyoruz: Lütfen müdahale ediniz. Vakit çok geç olmadan elinizi uzatınız. Bolluk çağında açlıktan ölmekte olan Gazze’nin çocuklarına yetişiniz. Unutmayınız ki, kim kardeşinin yardımında olursa, Allah da onun yardımcısı olur. Saygılarımızla.