Beyrut Limanı Patlaması Soruşturmasında Yeni Gelişmeler
Lübnan Adalet Bakanı Henri Nassar, Beyrut Limanı patlamasının 5. yıl dönümü yaklaşırken soruşturma sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Anadolu Ajansı’na (AA) verdiği özel röportajda, soruşturma dosyasını incelemek ve Lübnan yargısıyla iş birliği yapmak üzere Paris’ten Fransız yargıçların geldiğini bildirdi. Bakan Nassar, “Tüm yargı talepleri, bana verilen yetkiler kapsamında bizzat tarafımdan takip edilmekte ve sonuçlandırılmaktadır.” diyerek sürece olan bağlılığını ifade etti.
Adalet Bakanlığı, bu dosyada müfettiş hakimi, bakan olarak yetkilerim çerçevesinde tam olarak desteklemektedir; çünkü bu benim üzerime düşen bir görev. Böylesine büyük bir suç cezasız kalamaz.
Bakan, soruşturmanın durmasının mümkün olmadığını ve dosyanın öncelikli meseleleri olduğunu vurgulayarak, adli müfettişe yönelik herhangi bir siyasi baskının söz konusu olmadığını belirtti. Soruşturmanın ileri bir aşamaya ulaştığını ve kararın dosyanın tamamlanmasına bağlı olduğunu ekledi.
Soruşturmanın Geçmişi ve Arka Planı
Beyrut Limanı’ndaki patlama soruşturması, davayı yürüten Hakim Tarık el-Bitar’a karşı açılan 45’ten fazla dava nedeniyle Aralık 2021’de askıya alınmıştı. Ocak 2023’te soruşturmayı yeniden başlatan Bitar, tutuklu 5 kişiyi serbest bırakmış ve aralarında Lübnan Temyiz Mahkemesi Başsavcısı Gassan Uveydat’ın da bulunduğu 8 kişi hakkında yeni suçlamalarda bulunmuştu. Hakim el-Bitar, 16 Ocak 2025 için 10 kişiyi daha ifadeye çağırmıştı.
4 Ağustos 2020‘de Beyrut Limanı’nda meydana gelen ve tüm kenti sarsan facia, 235’ten fazla kişinin ölümüne ve yaklaşık 6 bin kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Patlama sonrası 300 bin kişi evsiz kalmıştı.
Lübnan’da Silahların Tekeli ve Hizbullah Meselesi
Adalet Bakanı Nassar, ülkedeki bir diğer kritik konu olan yasa dışı silahlanmaya da değindi. Silahların yalnızca Lübnan devletinin elinde olmasının bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı. Bu görüşün hem Cumhurbaşkanı Joseph Avn hem de Başbakan Nevvaf Selam tarafından paylaşıldığını belirtti.
Artık devlete paralel hareket eden ya da ona karşı faaliyet gösteren başka bir tarafın bulunması kabul edilemez. Ya hepimiz devleti inşa etmek için dayanışma içinde oluruz ya da (Hizbullah) devletin dışında bir taraf olur.
Hizbullah’ın silah bırakmaya karşı tutumuna ilişkin doğrudan yorum yapmaktan kaçınan Nassar, devlet dışında silah bulundurulmasının sona ermesi gerektiğinin altını çizdi. Bu süreç, ABD’nin ülkedeki tüm silahların devlet denetiminde toplanmasını önerdiği ve İsrail ile Lübnan arasında tansiyonun sürdüğü bir dönemde tartışılıyor. Hizbullah ise İsrail saldırıları durmadan silah bırakmayacağını belirtiyor.
Uluslararası Baskı ve Ateşkes İhlalleri
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Hizbullah’ın silahlarını elinde tuttuğu sürece sözlerin yeterli olmayacağını açıklamıştı. Bu sırada, 27 Kasım 2024’te yürürlüğe giren ateşkese rağmen İsrail’in Lübnan’ın güneyine yönelik saldırıları devam ediyor. Ateşkesten bu yana İsrail’in yaklaşık 3 bin ihlal gerçekleştirdiği, bu saldırılarda 213 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor.
Suriye ile İlişkiler ve Tutukluların Durumu
Bakan Nassar, Lübnan ve Suriye arasındaki hukuki ilişkilere de açıklık getirdi. Mevcut anlaşmanın, her iki ülkede yargılanan veya mahkum olan kişileri kapsamadığını, yalnızca iade süreçlerini düzenlediğini belirtti. Nassar, “Hukuki bir çerçeve oluşturulduğunda, hükümlünün cezasının kendi ülkesinde tamamlanması, Suriye makamlarıyla varılacak anlaşmayla mümkün olabilir.” dedi. Cinayet, terör gibi ağır suçların bu kapsamın dışında tutulacağını ifade eden Bakan, Suriyeli mevkidaşını konuyu görüşmek üzere Lübnan’a davet etti.
Lübnan hapishanelerinde bulunan ve büyük bölümü yargılanmadan tutulan 2 binden fazla Suriyeli tutuklunun durumu, iki ülke arasında çözülmeyi bekleyen önemli bir sorun olarak varlığını sürdürüyor.