Modern Dünyanın Temel Taşları: Özgürlük, Adalet ve Eşitlik
İnsanlık tarihinin en değerli kazanımlarından biri, modern dönemde özgürlük, adalet ve eşitlik ilkelerine dayanan bir hukuk anlayışının geliştirilmesidir. Bu kavramlar, günümüz dünyasının temelini oluştursa da, tarihsel kökenleri oldukça yenidir.
Eski ve Orta Çağlarda Değer Anlayışı
Modern öncesi dönemlere, yani eski ve orta çağlara bakıldığında, uygulanan kanun ve düzenlemelerin günümüz anlamıyla bir özgürlük, adalet ve eşitlik arka planına sahip olmadığı görülür. Bu dönemlerdeki yasal uygulamalar, bu evrensel değerlere referans vermediği gibi, onları bir çerçeve olarak kabul etmek de tarihsel olarak doğru bir yaklaşım değildir.
Eski ve orta çağlarda ortaya konan kültürel ve teolojik düzenlemeler; emirler, fetvalar ve yükümlülükler, bu üç temel değeri bir ölçüt olarak almamıştır. Aksine, bu düzenlemeler insanların hak ve sorumluluklarını ırk, kabile, din, mezhep ve cinsiyet gibi ayrımlara göre belirlemiştir. Bu nedenle modern değerler, o dönemin hiyerarşik yapısına tamamen yabancıdır.
Modern Değerlerin Kaynağı: İnsan ve Akıl
Tüm insanların eşit, onurlu ve özgür olduğu fikri, yüzyıllar süren bir olgunlaşma ve gelişim sürecinin ürünü olan modern bir düşüncedir. Bu fikirlerin gelişimine köhnemiş, katılaşmış kalıpların ve kuralların hiçbir katkısı olmamıştır. Tam tersine, özgürlük, adalet ve eşitlik düşüncesine en büyük direnç bu tür dogmatik yapılardan gelmiştir.
Bu modern değerler, insan için insan tarafından geliştirilmiştir. Akıl, bilim, felsefe ve ahlak, insanın bu evrensel ilkelere ulaşmasını sağlayan temel kaynaklar ve tecrübelerdir.
Her Şeyin Merkezinde: İnsan Onuru
Özgürlük, adalet ve eşitliğin nihai kaynağı insan onurudur. İnsan onuru, her bireyin özgürlüğüne ve eşitliğine saygı duyulmasını ve herkese hukuk çerçevesinde adil muamele edilmesini gerektirir. İnsan onurunun ötesinde bu değerlere kaynaklık eden hiçbir kurum, kural veya kalıp yoktur. Bu değerler, dışarıdan dayatmalarla değil, bireyin bilgiyle, felsefeyle ve akılla kendi içinde geliştirebileceği insani özelliklerdir.
Otoriter Sistemlerin Tehlikesi
Tarih boyunca devleti bireyden, erkeği kadından veya bir inancı diğerinden üstün gören hiyerarşik düzenler, insanlar için birer zulüm kaynağı olmuştur. Modern dünyada bu tür ayrımcı uygulamaların yeri yoktur. Ne var ki, dünyaya adalet getirme iddiasıyla ortaya çıkan birçok otoriter, totaliter, teokratik ve despotik anlayış, tam da bu temel değerleri ortadan kaldırmaktadır.
İnsanları özgürleştirme vaadi sunan ancak insan onuruna dayanmayan bu sistemler, aslında modern birer kölelik düzenidir. Kullandıkları “hürriyet”, “eşitlik” ve “adalet” söylemlerinin içi boştur ve günümüzün olgunlaşmış modern kavrayışını yansıtmamaktadır.