Son yıllarda sıkça duyduğumuz karbon ayak izi kadar önemli bir diğer kavram da su ayak izi. Özellikle iklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha fazla hissedildiği günümüzde, sadece musluktan akan suyu değil, tükettiğimiz ürünlerin üretiminde harcanan görünmez suyu da hesaba katmak zorundayız. Türkiye, 2024 yazına yangınlar ve su sıkıntılarıyla girerken, bu konunun gelecekte de en önemli gündem maddelerinden biri olacağı aşikar.
Peki, günlük yaşamımızdaki görünmez su tüketimimiz ne kadar ve bu konuda ne gibi çözümler üretebiliriz? Uzmanlar, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çekiyor.
Türkiye Su Stresi Altında
Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi verilerine göre, Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı kritik seviyenin altına inmiş durumda ve ülkemiz resmen “su stresi” yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Su kaynaklarının hızla tükenmesi, her bir damlanın korunmasını zorunlu kılıyor.
Bu durumun yansımaları ülke genelinde görülüyor. Örneğin, İzmir’in turistik ilçesi Çeşme’de 12 saate varan su kesintileri yaşanırken, Ankara’da barajlardaki doluluk oranları kritik seviyelere indi. Yetkililer, yağış olmaması durumunda başkentin sadece 4-5 aylık suyunun kaldığı uyarısında bulunuyor. Benzer şekilde Mersin’de de vatandaşlara su tasarrufu çağrıları yapılıyor.
Gelecek İçin Kuraklık Tehdidi
OECD’nin 2019 verileri, Türkiye’nin zaten su sıkıntısı çektiğini ortaya koyarken, 2030 yılı itibarıyla su fakiri bir ülke statüsüne gerileyebileceği öngörülüyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, nüfusun ve tarım arazilerinin yüzde 80’i doğrudan kuraklık tehdidiyle yüzleşecek.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda yer alması sebebiyle iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirterek, “Türkiye olarak su stresi çeken ülkeler kategorisindeyiz. Bu durum, su ve sulama yatırım politikalarının proaktif olarak ele alınarak suyun verimli kullanılmasını zorunlu kılmaktadır” dedi.
Birleşmiş Milletler destekli “Dünyadaki Kuraklık Noktaları” raporuna göre ise durum daha da vahim: Türkiye topraklarının yüzde 88’i çölleşme tehdidi altında.
Su Ayak İzi Nedir?
En basit tanımıyla su ayak izi, bir mal veya hizmetin üretimi için kullanılan toplam tatlı su miktarını ifade eder. Bu hesaplama, hem doğrudan hem de dolaylı su tüketimini içerir. Türkiye’nin yıllık toplam su ayak izi 140.2 milyar metreküp olarak hesaplanıyor. Bu tüketimin dağılımı ise şöyle:
- %89 Tarım
- %6 Sanayi
- %5 Evsel Kullanım
Örneğin İstanbul’da kişi başı günlük su kullanımı 190 litreye ulaşmış durumda. Bu, her bir İstanbullunun yılda yaklaşık 70 bin litre su tükettiği anlamına geliyor.
Uzmanlardan Kritik Uyarılar: Buharlaşma ve Çözüm Önerileri
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye’deki en büyük su kaybının tarımsal sulama ve buharlaşma olduğunu vurguluyor.
“Türkiye gibi ülkelerde en büyük su kaybı tarımsal sulamada yaşanıyor. Bu oran bizde yüzde 75’ten başlayıp yüzde 89’lara kadar çıkabiliyor. İkinci büyük kayıp ise artan sıcaklıklarla birlikte buharlaşma. Özellikle İç Anadolu, Akdeniz ve Ege’deki sığ baraj ve göletlerdeki buharlaşma çok fazla. Yerel yönetimler acilen barajları derinleştirip yüzey alanını daraltmalı.”
Prof. Dr. Öztürk, tatil bölgelerindeki aşırı su tüketimine de dikkat çekerek şu önerilerde bulunuyor:
- Havuz Yasağı: Yazlık sitelerdeki yüzme havuzlarının taze su ile doldurulması yasaklanmalı. Deniz suyu basit filtreleme sistemleriyle havuzlarda kullanılabilir.
- Deniz Suyu Arıtma: Sahil şehirleri için deniz suyunu arıtma projeleri geliştirilmeli. Arıtma maliyetleri dünyada 0.5 doların altına düşmüş durumda.
- Tasarruflu Musluklar: Belediyeler, suyu yüzde 50’ye kadar daha az akıtan tasarruflu musluk başlıklarını vatandaşlara ulaştırmalı.
- Araç Yıkama: Araç yıkama işlemleri ekim ayına kadar yasaklanmalı.
Hangi Şehir Ne Kadar Tüketiyor?
Türkiye’de büyükşehirlerdeki günlük kişi başı musluk suyu tüketimi endişe verici boyutlarda:
- Ankara: Günde 246 litre (Yılda yaklaşık 90 bin litre)
- İzmir: Günde 221 litre (Yılda yaklaşık 80 bin litre)
- İstanbul: Günde 200 litre (Yılda yaklaşık 70 bin litre)
Bu veriler, su kaynaklarının ne kadar hoyratça kullanıldığını ve acil önlemler alınmazsa Türkiye’yi bekleyen tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Dünya genelinde ise 2.2 milyardan fazla insanın güvenli içme suyuna erişimi bulunmuyor.