Dünyanın en büyük nadir toprak elementi üreticisi konumundaki Çin, ABD ile devam eden ticari gerilimler kapsamında kritik minerallerin ihracatına yönelik kısıtlamalarını artırarak Batılı savunma sanayisi devlerini ciddi bir çıkmaza sokuyor. Küresel nadir toprak elementi pazarının yüzde 90’ını elinde bulunduran Çin’in bu stratejik adımı, 80 binden fazla savunma sistemi bileşenini doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor.
Savunma Sanayisinde Tedarik Zinciri Krizi
Wall Street Journal (WSJ) tarafından yayımlanan habere göre, Çin’in uygulamaya koyduğu bu ihracat sınırlamaları, savunma sanayisi tedarik zincirinde önemli aksaklıklara yol açmış durumda. ABD ordusuna hizmet veren bazı üreticilerin siparişlerini iki aya kadar ertelemek zorunda kaldığı belirtilirken, firmaların ihtiyaç duyulan elementleri temin etmek için alternatif ülke arayışlarına girdiği rapor ediliyor. Bazı şirketler ise yakın gelecekte üretim kesintileri yaşanabileceği konusunda endişelerini dile getiriyor.
Bu süreçten en olumsuz etkilenen sektörlerden biri de dron üreticileri oldu. Bu kritik mineraller; radar sistemleri, füze güdüm mekanizmaları, uydu iletişim cihazları ve gece görüş sistemleri gibi birçok ileri teknoloji askeri donanımın üretiminde hayati bir rol oynuyor.
Şirketler ve Pentagon Endişeli
Kısıtlamaların etkilediği kritik mineraller, modern askeri teknolojinin temel taşlarını oluşturuyor. Örneğin, galyum elementi, savaş uçaklarında kullanılan aktif faz dizi radarlar ile elektronik harp sistemlerinde kritik bir yarı iletken olan galyum nitrat çiplerinde kullanılıyor. Bu çipler, aşağıdaki gibi üst düzey platformların performansında belirleyici bir rol oynuyor:
- F-35 savaş uçakları
- THAAD füze savunma sistemleri
ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon), silah sistemlerinde kullanılan 80 binden fazla parçada bu kritik minerallere bağımlı olduğu biliniyor. Kaynaklar, Pekin yönetiminin uyguladığı kısıtlamaların Pentagon’da ciddi operasyonel aksaklıklara yol açabileceğini vurguluyor.
Massachusetts merkezli Phoenix Tailings’in CEO’su Nicholas Myers, durumu şu sözlerle özetliyor: “Büyük savunma şirketleri, Pekin’e bağımlı oldukları sürece durumun ciddiyetinin farkına vardı.”
Sonuç olarak, Çin’in nadir elementlerin ihracatına getirdiği kısıtlamalar, küresel güç dengelerini ve ABD savunma sanayisinin geleceğini doğrudan etkileyen stratejik bir hamle olarak öne çıkıyor.