Faşizm ve Baskıcı İktidarların Anatomisi: Siyasal Bilimin Gözünden 20 Kritik Gerçek

Baskıcı Rejimlerin Yükselişi: Siyasal Bilim Perspektifi

3 Ağustos 2025 tarihli Pazar günkü yazımda, tarihten üç somut örnekle Faşizmin ve baskıcı yönetimlerin hangi iç ve dış koşullar altında ortaya çıktığını incelemiş ve bu örneklerden çıkarılacak dersleri özetlemiştim. Bu konuyu Türkiye özelinde ele alacağımı belirtmiş olsam da, öncelikle konunun bilimsel temellerini özetlemenin daha doğru olacağını düşündüm.

Siyasal Bilimin Temel Bulguları

Siyasal Bilim alanındaki gerçekleri şu şekilde özetlemek mümkündür:

  1. Örgütsüz toplumsal, ekonomik ve siyasal güç, gerçek bir güç değildir ve herhangi bir sonuç doğurmaz.
  2. Çağımız toplumlarında siyasal örgütlenme, temel olarak siyasal partiler aracılığıyla gerçekleşir.
  3. Çağdaş toplumlarda sosyal, ekonomik ve siyasal örgütlenmeler; siyasal partilerin yanı sıra sendikalar, meslek odaları ve “ortak çıkarlar veya kültürel kimlikler ekseninde” faaliyet gösteren Demokratik Toplum Örgütleri tarafından da yürütülür.
  4. Örgütlü bir azınlık, her zaman örgütsüz bir çoğunluğu yönlendirme kapasitesine sahiptir.
  5. Geniş halk kitleleri, ne kadar gelişmiş bir yapıda olurlarsa olsunlar, her zaman Demokrasiden ziyade Demagojiye daha yatkındır.
  6. Faşizmin ve otoriter iktidarların kitle tabanı, yalnızca cehalet ve yoksulluğa değil; aynı zamanda kültürel kimliklerin yanı sıra önemli ölçüde sermayeye ve entelektüel birikimlere de dayanır.
  7. Temel Hak ve Özgürlükler ile geçim imkanları arasındaki bağ, bu tür iktidarlar tarafından bilinçli olarak bulanıklaştırılır; hatta bu iki kavram birbirine zıt olgular gibi sunulur.
  8. Bu iktidarlar, uzun vadede çoğunluğun iradesinden ve yaşam tarzından uzaklaştıkça daha da zalimleşirler.
  9. Toplum ne kadar derin yoksulluk, adaletsizlik gibi krizlerle yüzleşirse, Faşist ve baskıcı iktidarların yükselmesi o denli kolaylaşır.
  10. Bu iktidarlar, ortak düşman ya da düşmanlar yaratarak kitleleri mobilize eder. Bu amaçla kültürel kimlikleri (dinler, mezhepler, ırklar, milliyetler) ve ideolojileri, düşmanları tanımlamak için bir araç olarak kullanırlar.
  11. Tüm Faşist ve baskıcı iktidarlar, temsil ettikleri toplumun ve devletin tek ve biricik temsilcisi olduklarını, kendileri olmadan o toplumun ve devletin var olamayacağını iddia ederler.
  12. Faşist ve baskıcı iktidarların merhamet duygusu, hukuka ve adalete saygısı yoktur.
  13. Bu tür iktidarların yönetim süresi uzadıkça, sadece toplumdaki soygun ve sömürü düzeni derinleşmez; aynı zamanda adalet ve denetim mekanizmaları ortadan kalktığı için dolandırıcılık ve mafya yöntemleri de yaygınlaşır ve normalleşir.
  14. Bu iktidarların liderlikleri son derece otoriter, acımasız ve merhametsizdir. Kendi otoritelerini tehdit edebilecek her türlü iç ve dış oluşumu, daha ortaya çıkmadan, rakiplerini yok ederek (gerekirse öldürerek veya hapsederek) engellerler.
  15. Faşist ve baskıcı iktidarların ilk icraatlarından biri, ifade ve muhalefet özgürlüklerini kısıtlamak amacıyla medyayı ve yargıyı kendi kontrolleri altına almaktır.
  16. Bu tür iktidarlar, denetleyemedikleri için bilimden, sanattan, edebiyattan ve ahlaki ilkelere sahip mesleklerden nefret ederler.
  17. Faşist ve baskıcı iktidarların başvurduğu en önemli dış politika yöntemi, Emperyalizmle işbirliği yapmak ve dışarıdan geldiği iddia edilen tehlikeleri sürekli gündemde tutmaktır. Zayıfladıklarında ise iktidarlarını korumak için son çare olarak savaşa dahi başvurabilirler.
  18. Bu iktidarların en önemli iç yönetim yöntemi, yalan propaganda ve baskının yanı sıra rakiplerini birbirine düşürmektir.
  19. Toplumu baskı altında tutmak ve yönlendirmek için kullandıkları temel mekanizmalar; medyanın yanı sıra, başta yargı erki (mahkemeler) ve güvenlik güçleri (polis, jandarma) olmak üzere devletin zorlayıcı güçleridir.
  20. En büyük korkuları, örgütlü toplumsal protestolardır. En küçük bir direniş hareketini bile derhal en acımasız yöntemlerle bastırırlar.

Sonuç ve Devamı

Bu analizde her bir maddeyi detaylı bir şekilde açıklama imkanı bulamadım. Elbette, faşist ve baskıcı iktidarların burada sıralananların dışında başka özellikleri de bulunmaktadır. Ancak, ayrılan alan sınırlıdır. Eğer bu iki yazıdan sonra konu hala tam olarak anlaşılmadıysa, Perşembe günü yayımlanacak “Ne Yapmalı? (3)” başlıklı yazıda konuyu Türkiye özelinde ele alacağım.