OMÜ’de Cinsiyet Uyum Süreci Aniden Durduruldu: Hastalar Çaresiz Bırakıldı
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) cinsiyet uyum sürecindeki hastaların tedavilerinin sonlandırılması, danışanları büyük bir belirsizliğin içine itti. Süreçleri yarıda kesilen bir danışan, sosyal medya üzerinden gazeteci Recep Yazgan’a ulaşarak yaşadığı çaresizliği şu sözlerle anlattı:
“Size yazıklar olsun. Sizin yüzünüzden perişan oldum. Bakın beyefendi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde cinsiyet tedavisi gördüm. Şu an tipim tamamen erkek. Sürecimiz durduruldu. Ne yapacağım şimdi? Bizler çok zor durumdayız…”
Gazetecinin Mücadelesi ve Bürokratik Engeller
Danışanla yapılan telefon görüşmesinde, cinsiyet uyum operasyonlarının sonlandırılmasının tek sorumlusu olarak kendisine gazeteci Recep Yazgan‘ın gösterildiği öğrenildi. Yazgan, bu süreçte sadece haber yapmakla kalmadığını, aynı zamanda OMÜ’deki uygulamalara dair bilgi ve belgeleri CİMER‘e ileterek Rektör’den Dekan’a, Başhekim’den ilgili hekimlere kadar birçok yetkili hakkında şikayette bulunduğunu belirtiyor.
Ancak Rektörlük’ten gelen cevap hayal kırıklığı yarattı:
“Başvuruda yer alan iddialar soruşturma başlatılabilecek nitelikte görülmediğinden, talebiniz uygun bulunmamıştır.”
Bu cevabın, YÖK Başkanı Özvar‘ın OMÜ’yü ziyaretinin hemen ertesi günü gelmesi dikkat çekti. Bunun üzerine Yazgan, YÖK Başkanı’na açık bir mektupla durumu tekrar iletti. Kısa süre sonra YÖK, rektörlüklerden son 10 yıldaki cinsiyet değiştirme ameliyatı sayılarını talep etti. Ancak Yazgan’a göre bu süreç, Medeni Kanun’da değişikliğin yapıldığı 1988 ve 2002 yılları da dahil edilerek son 25 yılı kapsamalıydı.
Tedavisi Yarım Kalan ‘Kerem’in Dramı
Mağdurlardan biri olan Kerem, İstanbul Otogarı’ndan arayarak tedavisini devam ettirecek bir kurum bulamadığını ve Ankara’ya gitmek zorunda kaldığını anlattı. OMÜ’den dosyasını istediğinde ise dosyanın yalnızca yeni hastane tarafından talep edilebileceği yanıtını almıştı. Ancak başvurduğu hastaneler, dosyası olmadığı için eski hasta kabul etmiyor ve yeni hastalar da SGK imkânlarından faydalanamıyordu.
Yetkililerden Gelen Şaşırtıcı Yanıtlar
Gazeteci Yazgan, durumu OMÜ Rektörü’nün eşi olan beyin cerrahı Prof. Dr. Keramettin Aydın‘a iletti. Aydın’dan, süreci yürüten OMÜ Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Böke‘ye durumu sormasını rica etti. Aydın’ın cevabı ise şaşırtıcıydı:
“Ömer Böke ile bizim dünya görüşlerimiz farklı. Biz onunla görüşmeyiz… Şimdi onların hakkını mı savunmaya başladınız?”
Keramettin Aydın, Kerem’in 6 yıldır tedavi gördüğünü duyunca, “Demek bizim dönemimiz değilmiş,” diyerek konuyu kendi sorumluluk alanından uzaklaştırdı ve son olarak, “Gitsin OMÜ’yü Sağlık Bakanlığı’na şikâyet etsin” önerisinde bulundu.
Prof. Dr. Ömer Böke’ye Cevapsız Sorular
Sorumluluğu üstlenmeyen yetkililer karşısında gazeteci, sorularını doğrudan Prof. Dr. Ömer Böke’ye yöneltiyor:
- Sayıları 45’i bulan hastalarınızı neden yarı yolda bıraktınız? Siz ruhsuz ruh sağlığı profesörü müsünüz?
- Kitaplarınızda, tecrübelerinizde Kerem’in yaşadığı mağduriyeti giderecek, kesip biçmekten gayrı çareleriniz yok mudur?
- Yaşananların sorumlusu olarak bir gazeteciyi hedef göstermek, bir psikiyatri profesörüne yakışır mı?
- Çocuklarımızı ve gençlerimizi cinsiyetsiz şekilde ortada bırakmak sizin hekimlik anlayışınız mıdır?
Kerem’in “Bu sistem beni intihara sürükleyecek…” sözleri durumun vahametini gözler önüne seriyor. Olası bir intihar vakasında sorumlunun kim olacağı sorusu ise havada kalıyor.
Devletin Çözümsüzlüğü ve Toptancı Yaklaşım Eleştirisi
Yazar, son 25 yıldır devam eden ve kartopu gibi büyüyen bu soruna yetkililerin göz yumduğunu savunuyor. TBMM, Sağlık Bakanı, Aile Bakanı ve Adalet Bakanı gibi karar alıcıların, mesele kontrolden çıkınca çözümü tüm operasyonları ve terapileri toptancı bir mantıkla durdurmakta bulduğunu eleştiriyor.
Devletin meseleyi çözebilme iradesi; cinsiyetsiz, kimliksiz dolaşan gençlere söyleyebileceği tek kelimesi yok mudur?