Yönetici Olmak Ateşten Gömlek mi? Türkiye Bürokrasisinde İtaat ve Liyakat Sorunu

Yönetici Olmak Ateşten Bir Gömlek mi?

Kurumsal yapılarda birçok farklı kademe bulunur ve yöneticilik de bu kademelere göre şekillenir. Hangi seviyede olursa olsun, yöneticiliği seçmek adeta ateşten bir gömleği giymek anlamına gelir. Yönetici olmak, bir anlamda devleti omuzlamaktır. Bu zorlu bir görev olsa da, birileri bu pozisyon için sürekli bir çaba içindedir.

Ekonomik Sebepler ve İtaat Kültürü

Bir iş neden yapılır? Bu sorunun en net cevabı ekonomik sebeplerdir. Lafı hiç eğip bükmeden söylemek gerekirse, temel motivasyon budur. Peki, “Ben yüce devletime gönülden bağlıyım, her işte gönüllüyüm” diyenler yok mu? Elbette var, ancak onlar da genellikle mevcut durumlarından memnun değillerdir.

Bizim memurumuzun en çok zorlandığı konuların başında şunlar gelir:

  • İtiraz ve eleştiri
  • Eylem ve karşı duruş
  • Hak arama ve haksızın karşısında durma
  • Haklının yanında yer alma ve dik duruş sergileme

Ekonomik şartları beğenmese de, hak ettiğini alamadığını düşünse de bu duruma açıkça itiraz edemez. Sindirilmiş, susturulmuş ve köşesine sıkıştırılmış bir halde görevini sürdürür. Bu durum özellikle yöneticilerimiz için geçerlidir. Çünkü toplum olarak itaat kültüründen besleniyoruz. Hatta biri itiraz etmeye kalktığında, “Aman ha, duymasınlar, defterini dürerler” diyerek onu susturmaya çalışırız. Birisi çıkıp delikanlılık yapsa ve sizin adınıza konuşsa bile, ona açıktan destek vermekten çekiniriz. Bu durum, ne yazık ki tüm kurumlarımızda yaygındır.

Eğitim Bürokrasisi: Rakamlarla Milli Eğitim

Konumuzu eğitim ve eğitimin liderleri olan Millî Eğitim Bakanlığı üzerinden örneklendirelim. Türkiye genelinde 81 Millî Eğitim Müdürü ve 922 İlçe Milli Eğitim Müdürü bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, bakanlık teşkilatında ve okullarda sayısız yönetim kademesi mevcuttur:

  • İl müdür yardımcıları
  • Şube müdürleri
  • Okul müdürleri
  • Müdür başyardımcıları
  • Müdür yardımcıları

Bu devasa organizasyonu yöneten Bakanlık teşkilatında da birçok yönetim kademesi yer alır.

Otorite Karşısında Sessizlik

Sistem içindeki yöneticilerin büyük bir çoğunluğu mevcut durumundan memnun değildir. Memnun olanların memnuniyeti ise genellikle geçicidir. Üst düzeyde tanıdıkları olanlar geçici bir güven ve motivasyon yaşar. Eğer üst makamlarda sizinle aynı görüşte birileri varsa, sesiniz çıkmaz; her şeye olumlu bakar, sabır ve şükürden bahsedersiniz. Ancak esaslı bir eleştiri getiremezsiniz. Aklın kayıtsız şartsız çalışması zordur; hep bir bağ, bağlantı ve gelecek hesabı yapılır. Bu durumda otoriteyi rahatsız edecek bir çıkış yapılamaz ve yukarıdaki de bildiğini okumaya devam eder.

Çay Sohbetlerine Sıkışan Eleştiriler

İçinizden konuşmaya başladınız, bir sürü sorununuz birikti ve bunları kendi aranızda, çayların nasıl bittiğini anlamadan konuşuyorsunuz. Ancak meydana çıkıp tek bir laf edemiyorsunuz. Bu böyle devam ederse bir yere varılamaz. Sizin adınıza birileri en ön safta hak arar, eylem yapar ve kendini riske atar. Siz ise sessizce yükselir ve daha gösterişli koltuklara “gömülürsünüz”. Durum tam da budur; bürokrasimiz, koltuklarına gömülenlerin elindedir.

Siyaset-Bürokrasi-Ticaret Üçgeni

Siyaset, bürokrasi ve ticaret üçgeninde şekillenen bu yapı, ülkemize büyük zarar vermektedir. Ülkenin kaynakları boşa harcanırken, en çok da hak ettiği yere gelemeyen liyakat ehlinin harcanması zorunuza gider. Herkes klimalı ve gösterişli makam odalarında, deri koltuklarına gömülmüş bir şekilde devlet yönetir. Bu zevatın ajandası hep kendi ikbali için tuttuğu notlarla doludur. Kurduğu her irtibatı kendi geleceği için kullanır.

Şâkülü Bozuk Yönetim Anlayışı

Yöneticilik ciddi bir uzmanlık gerektirir. Bu dikey yapılanma doğru ayarlanmazsa, yatay kısımda sular asla durulmaz. Bir atama veya görev değişimi, sistem sağlam olmadığı için herkesi tedirgin eder. Kişiye göre tavır sergileme ve yönetim anlayışı, ne yazık ki sistemin şâkülünü bozuyor. Bugün, elinde şâkülü bozuk bir usta misali çok sayıda yönetici var. Peki, kimler sayesinde varlar? Bunun cevabını sizler daha iyi biliyorsunuz. Keşke bu bildiklerinizi sadece çay sohbetlerinde bırakmasanız.

Bu yazıda yöneticilerimizin sorunlarına değinmek istiyordum ama sıra gelmedi. Aslında herkes her şeyi çok iyi biliyor. Millî Eğitim örneğinden devam edelim mi? Cesur bir ses çıkaralım mı? Arkamıza döndüğümüzde kimse kalmamış. En iyisi bir çay daha söyleyelim. Çünkü bazı konuların konuşulabilmesi için iyice demlenmesi gerekir. Tıpkı bürokrasimiz gibi, bardakların dolusu gelip boşu gidiyor. Biz yine de bardağın dolu tarafına bakalım ve yeni demlikten bir çay söyleyelim.