Sana Göre Haber

Zorunlu Eğitim Süresi Kısalmalı mı? 12 Yıllık Sistemin Gençler Üzerindeki Etkileri

Türkiye’nin Eğitim Sisteminde Reform Beklentisi

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin‘in, 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin olumsuz yönlerine dair yaptığı açıklamalar, bu konuda değişiklik bekleyen çevrelerde umut yarattı. Sistemin iyileştirilmesi için çalışmaların sürdüğü belirtilirken, bu sürecin yakın bir gelecekte olumlu sonuçlar doğurması bekleniyor.

Ancak, Türkiye’de bu tür reformların hayata geçirilmesi her zaman zorluklarla karşılaşmaktadır. Konu gündeme geldiğinde, Bakan Tekin’i hedef alabilecek eleştirilerin artması ve “Kız çocuklarının okuması engelleniyor” gibi temelsiz iddiaların ortaya atılması muhtemeldir. Oysa meselenin temelinde böyle bir niyet bulunmamaktadır.

12 Yıllık Zorunlu Eğitim Gençleri Nasıl Etkiliyor?

Mevcut 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması, önemli sorunları beraberinde getiriyor. Gençler, 18 yaşında liseden mesleksiz birer diplomalı olarak mezun oluyor ve büyük bir kısmı, bir meslek hedefi olmaksızın kapıları ardına kadar açık olan üniversitelerden birine yöneliyor. Üniversitelerdeki çok sayıda amaçsız bölüm, gençlerin hayatı en az dört yıl daha ertelemesine, aile ortamından uzaklaşarak farklı bir yaşama adım atmasına neden oluyor.

Üniversite Yılları ve Gelecek Kaygısı

Üniversitenin ilk yılı genellikle bir adaptasyon süreciyle geçerken, ikinci sınıftan itibaren öğrenciler gelecek kaygısı yaşamaya başlıyor. Üçüncü sınıfa gelindiğinde ise “Benim halim ne olacak?” endişesi ağır basıyor. Zorunlu olarak liseyi bitirmiş ve hayatı ertelemek amacıyla üniversiteye girmiş bir genç için mezuniyet sonrası seçenekler oldukça kısıtlı kalıyor.

Birçok genç için en büyük hayal, garanti bir iş ve maaş sunan devlete atanmak oluyor. Ancak bu hedefe ulaşmak için sınavları kazanmak ve çoğu zaman da torpil bulmak gerekiyor. Özel sektör ise gençler için daha zorlu ve güvencesiz bir alan olarak görülüyor.

Çözüm Önerisi: Mesleki Yönlendirme ve Ahi Kültürü

Peki, çözüm ne olabilir? Gençlerin yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre erken yaşta mesleklere yönlendirilmesi, bir usta yanında yetişerek tecrübe kazanması ve Ahi kültürü ile donatılması daha iyi bir sonuç vermez mi? Elbette, akademik kariyer hedefleyenler okumalı, profesör olmalıdır. Ancak diğerleri için hayata daha kısa yoldan atılma, bir meslekte ustalaşma ve zamanında kendi hayatını kurma imkânı tanınmalıdır.

Sistemin Öğretmenler ve Okullar Üzerindeki Yükü

Mevcut sistem, okullarda da ciddi sorunlara yol açıyor. Gerçekten okumak isteyen öğrenciler ile zorunlu olarak okula gönderilenler aynı sıraları paylaşıyor. Bu durum, hem okumak istemeyen öğrenciye hem de onlarla ilgilenmek zorunda kalan öğretmenlere zarar veriyor. Öğretmenler, uyumlu öğrencilerin yanı sıra disiplin sorunları çıkaran, dışarıda olumsuz alışkanlıklar edinen öğrencilerle de başa çıkmak zorunda kalıyor. Bu durum, öğretmenlik mesleğini eskiye göre çok daha zorlu hale getiriyor.

Reformun Önündeki Engeller

Bakan Tekin’in eğitim sistemini düzeltme çabaları takdire şayan olsa da, sadece 12 yıllık zorunlu eğitim meselesini aşmak bile büyük bir meydan okumadır. Belki ilk adım olarak “son senenin seçmeli olması” veya zorunlu eğitimin süresinin “bir yıl azaltılması” gibi daha küçük adımlar atılabilir. Ancak ülkedeki sistemsel engeller, bu tür köklü reformların önündeki en büyük takoz olarak durmaya devam ediyor.

Exit mobile version