Sana Göre Haber

Avrupa’nın Filistin İkilemi: Macron’un Hamlesi Almanya’yı Nasıl Etkileyecek?

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararının potansiyel yansımalarını ve Avrupa ülkelerinin İsrail politikalarındaki tutarsızlıkları Anadolu Ajansı için değerlendirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un, Eylül ayında düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ülkesinin Filistin devletini resmen tanıyacağını duyurması, Avrupa’da ciddi bir tartışmayı başlattı. Bu kararın, başta Almanya olmak üzere Filistin’i tanımayan diğer Avrupa Birliği (AB) ülkeleri üzerinde bir baskı oluşturacağı aşikar. Bugüne dek Batı Avrupa ülkelerinin çoğu, ABD ile paralel bir politika izleyerek Filistin’i tanımaktan kaçınmıştı. Her ne kadar tümü “iki devletli çözümü” savunsalar da Filistin’i tanımamaları, büyük bir çelişki teşkil ediyordu. Ancak konu İsrail olduğunda, Batı politikalarının temelinde tutarlılıktan çok çelişkinin yattığı bilinen bir gerçektir.

Batı Ülkelerinin İsrail Konusundaki Çelişkileri

Avrupalıların İsrail konusunda savundukları değerler ile uygulamaları arasındaki bu çelişkilerin birden fazla nedeni bulunmaktadır. Siyonist lobinin Avrupa siyasetindeki gücü ve ABD’den gelen baskılar bu nedenlerin başında gelir. Ayrıca, Batı’nın İslam dünyasına yönelik patolojik algıları, bazı Avrupalıların gözünde İsrail’i doğal bir müttefik konumuna getirmektedir.

Bu gerekçelerle İsrail’i destekleyen Avrupa ülkeleri, 7 Ekim 2023‘teki Hamas saldırısının ardından bu desteklerini açıkça sergilediler. Ancak, Netanyahu hükümetinin Gazze’deki operasyonlarının bir soykırıma dönüşmesi, Avrupalı siyasetçilerin İsrail’e verdikleri desteği sorgulamalarına neden oldu. Kamuoyunda büyüyen protestolar ve tarihe “soykırım destekçisi” olarak geçme endişesi, Avrupalı liderleri Siyonist lobiler ile iç kamuoyu baskısı arasında sıkıştırdı.

İspanya, İrlanda ve Belçika’nın İsrail Eleştirisi

İspanya, İrlanda ve Belçika gibi az sayıda AB üyesi, İsrail’in Gazze saldırılarının meşru müdafaayı aştığını erken dönemde dile getirerek yaptırım talep etti. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İsrail’i soykırım yapmakla suçlarken, ülkesi 28 Mayıs 2024‘te İrlanda ve Norveç ile birlikte Filistin’i resmen tanıdı. Belçika, De Croo hükümeti döneminde uluslararası hukuku öne çıkararak İsrail’i eleştirdi ve Wallon bölgesi hükümeti İsrail’e silah satışını yasakladı. İrlanda ise geleneksel Filistin yanlısı tutumunu sürdürerek soykırıma tepki olarak Filistin’i tanıdı ve Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahil olma kararı aldı.

Fransa’nın Kararının Ağırlığı ve Siyonist Tepkiler

Avrupa siyasetinde önemli bir ağırlığa sahip olan Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, beklendiği gibi İsrail ve ABD başta olmak üzere dünyadaki siyonist çevreleri rahatsız etti. Hakkında yakalama kararı bulunan Netanyahu, kararı “terörü ödüllendirmek” olarak nitelerken, Savunma Bakanı Israel Katz “rezalet” olarak tanımladı. ABD’li siyasetçilerden Marco Rubio ve eski Başkan Donald Trump da kararı eleştiren ve küçümseyen açıklamalarda bulundu. Bu tepkiler, siyonistlerin asıl endişesinin, diğer Batılı ülkelerin de Fransa’yı takip ederek Filistin’i tanıması ve böylece inşa ettikleri duvarın çökmesi olduğunu gösteriyor.

Bu karara rağmen, AB’ye üye 27 ülkeden yalnızca 11’i Filistin’i tanıyor. Fransa ve Malta’nın da eklenmesiyle bu sayı 13’e yükselecek. Ancak aralarında Almanya, İtalya, Hollanda ve Yunanistan’ın da bulunduğu 14 AB ülkesi, çelişkili politikalarını sürdürmeye devam ediyor.

Almanya’nın İkilemi: Soykırım Desteği mi, Çözüme Destek mi?

Avrupa’da siyonizmin en etkili olduğu ülkelerden biri olan Almanya’da, Berlin hükümeti üzerindeki baskı artıyor. Holokost geçmişi nedeniyle İsrail’in güvenliğine özel bir sorumluluk atfeden Almanya’da dahi, artık ülkenin uluslararası hukuka karşı da sorumlu olduğu ve faşist bir yönetimin soykırımına ortak olmaması gerektiği sesleri yükseliyor. Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, Berlin’i ciddi bir ikilemle karşı karşıya bırakmış durumda. Koalisyon içinde ve muhalefette, Almanya’nın İsrail’e baskıyı artırması ve Fransa ile ortak hareket etmesi yönünde talepler artmaktadır.

Sonuç olarak, Macron’un Filistin’i tanıma açıklaması, Trump’ın küçümsediği gibi “ağırlığı olmayan bir söz” değil, aksine siyonist tahakküm altındaki Avrupalı vicdanları harekete geçirme potansiyeli taşıyan önemli bir adımdır. Ancak İsrail’i durdurmak için eleştirilerin ve tanıma kararlarının ötesinde, etkili yaptırımların uygulanması gerektiği de açıktır.

[Prof. Dr. Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Exit mobile version