Küresel Sahnede Neler Oluyor?
Günümüz dünyasında yaşanan ve küresel güçlerin başrolde olduğu gelişmeleri izlerken, çocukluk anılarımızdaki Hayali Küçük Ali’nin Karagöz ile Hacivat gösterilerini hatırlamamak elde değil. Sahnede her kafadan bir ses çıkıyor ve olaylar karmaşık bir hal alıyor.
Suriye’de Değişen Dengeler ve Türkiye’nin Tutumu
Suriye, adım adım bölünmeye doğru sürükleniyor. Türkiye, geçmişte ABD’nin politikalarına destek vererek Suriye’nin bugünkü durumuna gelmesinde rol oynamışken, şimdilerde ülkenin toprak bütünlüğünü savunan bir pozisyonda. Ancak bu durum, bölgede kendi planları olan ABD ve İsrail‘in çıkarlarıyla örtüşmüyor. Öte yandan, YPG/SDG lideri Abdi, Suriye yönetimiyle entegrasyondan ziyade örgütün komuta yapısını koruyacak bir çözüm arayışında olduklarını belirtiyor ve Türkiye’ye kendi içindeki Kürt meselesini çözmesi yönünde bir mesaj veriyor.
Filistin Meselesi ve Çelişkili Bildiriler
New York’ta düzenlenen ve ABD ile İsrail’in katılmadığı bir Birleşmiş Milletler konferansında ilginç bir gelişme yaşandı. Avrupa Birliği, Arap Birliği ülkeleri ve Türkiye, Filistin için iki devletli çözümü destekleyen bir bildiriye imza attı. Bu bildiri, Hamas’ın silahlarını bırakarak yönetimi Filistin Yönetimi’ne devretmesini talep ediyor. Ironik bir şekilde, geçmişte İsrail ve Batı tarafından Filistin Yönetimi’ni zayıflatmak amacıyla desteklenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuvayı Milliye’ye benzettiği Hamas, şimdi hedef tahtasında.
Eski ABD Başkanı Trump ise Filistin’in Mahmut Abbas Yönetimi’ne yönelik yeni yaptırımlar uygularken, Filistin’i tanıma planı yapan Kanada’yı ticaret anlaşmalarıyla tehdit ediyor. İsrail’in Gazze’deki eylemlerini soykırım olarak görmezden gelerek, insani krizin çözümünün Hamas’ın teslim olmasına bağlı olduğunu iddia ediyor.
Büyük Güçlerin Nükleer ve Ekonomik Hamleleri
Uluslararası arenada gerilim tırmanıyor. Trump’ın Rusya’ya Ukrayna savaşını bitirmesi için verdiği ültimatom sonuç vermeyince, ABD nükleer denizaltılarını Rusya’ya yakın sulara gönderiyor. Moskova’nın yanıtı gecikmiyor: yıl sonuna kadar Belarus’a hipersonik nükleer kapasiteli Oreşnik füzeleri yerleştireceğini duyuruyor. Bu nükleer restleşme sürerken, Suriye Dışişleri Bakanı, Rus mevkidaşı Lavrov ile görüşerek, “birleşik ve güçlü bir Suriye için Rusya’nın desteğini umduklarını” ifade ediyor ve Rus güçlerine kapıların yeniden açılabileceğini ima ediyor.
Ekonomik Koridor Savaşları: Kuşak-Yol ve Zengezur
Çin’in, üretim fazlası ve iç tüketimdeki yavaşlama nedeniyle ekonomik politikalarını gözden geçirebileceği konuşuluyor. Bu kapsamda Kuşak-Yol Projesi‘ne daha fazla ağırlık verme ihtimali, ABD’yi harekete geçiriyor. Washington, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki kritik Zengezur Koridoru üzerinde etkinlik kurmaya çalışıyor. ABD’nin Çin’e alternatif olarak sunduğu ve İsrail’e merkezi bir rol veren Hindistan-Ortadoğu-Avrupa koridor projesi ise, projenin önemli bir ayağı olan Hindistan’ın ABD tehditlerine rağmen Rusya’dan ucuz petrol alımına devam etmesiyle sekteye uğruyor.
Türkiye’nin İç ve Dış Politikadaki Sınavı
Emre Kongar’ın da belirttiği gibi, cumhuriyetleri ve demokratik düzenleri yıkan rejimler genellikle dünya dengelerinin sarsıldığı dönemlerde ortaya çıkar. Bugün de benzer bir süreçten geçiyoruz.
Böyle dönemlerde konjonktürün doğru irdelenmesi hayati önem taşır. Doğru değerlendirme ise bilgi, deneyim ve dogmatik yaklaşımlardan uzak durmayı gerektirir.
İktidarın dış politikadaki tutarsızlıkları, bu alandaki yetersizlikleri gözler önüne seriyor. Türkiye’nin bu hatalar nedeniyle sürüklendiği uçurumdan kurtarılması görevi ise demokrasilerde halka aittir.
Ege’de Gerilim ve İç Siyasetteki Yankılar
Türkiye bu küresel gelişmelerle meşgulken, Yunanistan Avrupa Birliği’ni arkasına alarak Ege’de “deniz koruma alanları” ilan ediyor ve Türkiye nihayet bu hamleye karşılık veriyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler, ülke çıkarlarından daha fazla taviz veremeyecekleri bir noktaya gelmiş durumdalar. İç siyasette ise muhalefetin baskısıyla hükümet, Bogota Bildirisi‘ne katılmak zorunda kalıyor. Meydanlarda haftalardır erken seçim sloganları atılıyor. Bir grup aydın ise yayımladıkları bildiriyle, Lozan Antlaşması’nın ve mevcut sınırların tartışılmasını, yeni Osmanlıcılık hayallerini ve etnik siyasete dayalı yapıları reddettiklerini belirterek, “Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz” diyorlar.