Küresel Vicdan Harekete Geçti: İsrail’in Artan Yalnızlığı ve Değişen Dünya Siyaseti

İsrail’in Filistin’e Yönelik Politikaları Küresel Bir Krize Dönüşüyor

İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü ve soykırım olarak nitelendirilen eylemler devam etmektedir. Bölgedeki Filistin halkı, sistematik bir açlık politikasıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Yaşlılar, gençler ve bebekler açlıkla mücadele ederken, gıda yardımı kuyruklarında bekleyen siviller İsrail güçleri tarafından hedef alınmaktadır.

7 Ekim sonrasında yeniden tırmanan İsrail saldırılarına, başta ABD olmak üzere birçok Batılı devlet neredeyse koşulsuz bir destek sunmuştur. Bu süreçte, işgalci İsrail’in politikalarını desteklemek adına evrensel insanlık değerleri, uluslararası hukuk ve yerleşik tüm normlar göz ardı edilmiştir.

Toplumsal Vicdan ve Küresel Protestolar

Devletlerin ve hükümetlerin bu desteğine rağmen, dünya genelinde toplumların önemli bir bölümü vicdanlarının sesini dinlemiştir. Milyonlarca insan sokaklara dökülerek kendi yönetimlerini protesto etmiş ve İsrail’in işlediği savaş suçlarını kınamıştır. Katliama destek veren şirketlere yönelik boykot kampanyaları düzenlenmiş ve yaşananlar soykırım suçlamasıyla uluslararası mahkemelere taşınmıştır.

  • Dünya genelinde genç kuşaklar, İsrail’in saldırgan tutumuna karşı net bir duruş sergilemiştir.
  • En prestijli üniversitelerdeki öğrenciler, gelecek kaygısı duymadan ve fişlenme riskini göze alarak İsrail karşıtı eylemlerini sürdürmüştür.
  • Pek çok sanatçı, Siyonist lobilerin ve egemen güçlerin baskılarına rağmen Filistin halkının yanında yer almıştır.

Siyasi Duruşlarda Değişim ve Filistin’in Tanınması

Gazze’deki abluka, saldırılar ve sistematik aç bırakma stratejisi, devletlerin artık görmezden gelemeyeceği bir boyuta ulaşmıştır. Fransa, İngiltere ve Kanada gibi ülkeler, Filistin devletini tanıma yönünde sinyaller vermiştir. Soykırım suçlamalarının yarattığı baskı nedeniyle, koşulsuz İsrail destekçisi olarak bilinen Almanya’da dahi İsrail karşıtı sesler yükselmeye başlamıştır. İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya gibi ülkeler ise son iki yıl içinde Filistin’i resmen tanımıştır.

ABD Siyasetinde Derinleşen Ayrılıklar

İsrail’e her zaman destek veren eski ABD Başkanı Donald Trump bile kendi seçmen tabanının İsrail’den nefret etmeye başladığını ifade etmek zorunda kalmıştır. Cumhuriyetçiler içinde çatlaklar gözlemlenirken, Demokratlar arasında “İsrail’e dur denilmesi” gerektiği yönündeki tartışmalar giderek derinleşmektedir. İsrail sorununun küresel bir mesele haline geldiğini gören Batılı siyasetçilerin sayısı artmaktadır.

Geleceğin Siyaseti ve İsrail’in Yalnızlığı

Bugün İsrail’in katliamlarına tanıklık eden küresel gençliğin tepkisi, gelecek on yılların ulusal ve küresel siyasetini şekillendirecektir. Bu gençler, geleceğin karar vericileri olarak önceki nesillerin hatalarını tekrar etmeyecektir. Filistin davası küresel vicdanda meşruiyet kazanırken, İsrail uluslararası arenada giderek daha fazla yalnızlaşmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde İsrail’in eski Genelkurmay Başkanları, polis komiserleri, Shin Bet, Mossad ve askeri istihbaratın üst düzey emekli yöneticileri, ortak bir bildiri yayımlayarak Gazze’deki “savaşa son verilmesi” çağrısında bulunmuştur. Bu çağrının temelinde, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ziyade, uluslararası toplumda yükselen İsrail karşıtlığının ve ülkenin devlet kimliğini yitirme tehlikesinin yarattığı endişe yatmaktadır.

Filistin direnişine yönelik küresel desteğin artması, İsrail’in gelecekteki pozisyonuna dair endişeleri derinleştiren en önemli faktördür.