Sahte Belge ve Diploma Skandalı Meclis Gündeminde
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Türkiye’yi sarsan sahte belge ve diploma şebekesinin faaliyetlerini, kamu kurumlarındaki ihmalleri ve dijital sistemlerdeki açıkları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündemine taşıdı. Çiçek, konunun tüm boyutlarıyla araştırılması için bir Meclis araştırma önergesi sundu.
Çiçek, Türkiye’nin hem teknik altyapısında hem de toplumsal yapısında ciddi bir güven ve meşruiyet krizi yaşandığını vurguladı. Devletin dijital sistemlerine sızarak yüzlerce sahte belge düzenleyen bu organize suç şebekesinin varlığının, sadece bireysel suçları değil, aynı zamanda devletin denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının çöküşünü de gösterdiğini belirtti.
“E-DEVLET, YÖKSİS VE MEB SİSTEMLERİNE YETKİSİZ ERİŞİM SAĞLANDI”
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmaya dikkat çeken Çiçek, “Sahte diploma, transkript, sürücü belgesi ve sınav belgelerinin üretildiği geniş çaplı bir sahtecilik ağı ortaya konmuştur” dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamalarını hatırlatan Çiçek, operasyonlara dair şu bilgileri paylaştı:
- Farklı tarihlerde 23 ilde ve 16 ilde operasyonlar düzenlendi.
- Toplam 197 şüpheli yakalandı.
- Yakalananlardan 37’si tutuklandı, 150’si hakkında adli kontrol kararı verildi.
- Soruşturma kapsamında 57 üniversite diploması, 4 lise diploması ve 108 sürücü belgesinin sahte olduğu tespit edildi.
Milletvekili, suç ağının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) gibi kurumların üst düzey yöneticilerine ait e-imzaları kopyalayarak e-Devlet, YÖKSİS ve MEB sistemlerine sızdığını ifade etti.
Sahtecilik Ağı Nasıl İşliyordu?
Çiçek, iddianamede yer alan bilgilere göre şebekenin çalışma yöntemini şöyle aktardı:
“TÜRKTRUST ve E-İMZATR adlı elektronik sertifika sağlayıcılarının Adana, Mersin, Hatay, Ankara ve İstanbul’daki bayileri üzerinden sahte T.C. kimlik kartları ve sürücü belgeleriyle e-imzalar üretilmiştir. Bu e-imzalarla Gazi, Atatürk, Ege, Mersin, İnönü, Yıldız Teknik ve İbrahim Çeçen Üniversitelerinin sistemlerine girilmiş; sahte mezuniyet kayıtları oluşturulmuş ve sınav sonuçları manipüle edilmiştir.”
Şebekenin sosyal medya üzerinden “e-Devlet garantili diploma” ilanları vererek müşteri bulduğunu belirten Çiçek, sahte belgeler için 50 bin TL ile 2,5 milyon TL arasında değişen ücretler talep edildiğini ve ödemelerin bir kısmının kripto para ile yapıldığını ekledi.
“Sahte Belgelerle Göreve Başladılar” İddiası ve Siyasi Boyut
Skandalın boyutlarına dikkat çeken Çiçek, şebeke lideri olduğu iddia edilen Ziya Kadiroğlu‘nun geçmişte benzer suçlardan hapis cezası almasına rağmen Düzce Üniversitesi’nde doktora programına kabul edildiği iddiasını gündeme getirdi. Çiçek, “Yaklaşık 400 akademisyen ve 40 milletvekilinin sahte belgelerle göreve başladığı ileri sürülmüştür. Bu iddialar resmi makamlarca doğrulanmamış olmakla birlikte; soruşturmanın genişliği ve siyasete uzanan boyutları, kamuoyunda ciddi şüphelerin oluşmasına neden olmuştur” dedi.
“Türkiye Bu Tarz Suç Yapılarının Üreticisi Haline Geldi”
BTK’nın üst düzey yöneticilerinin e-imzalarının kopyalandığı iddialarına rağmen kurumun sessiz kalmasını eleştiren Çiçek, bu durumun güven krizini derinleştirdiğini söyledi. Kamu yönetiminde liyakat ve hesap verebilirlik ilkelerinin tasfiye edildiğini belirten Çiçek,
“Yakın geçmişte gündeme gelen ‘yeni doğan bebek çetesi’ vakasında olduğu gibi, Türkiye artık bu tarz suç yapılarının üreticisi ve taşıyıcısı haline gelmiştir”
ifadelerini kullandı. Çiçek, Meclis’in derhal devreye girerek bu şebekenin tüm bağlantılarını, kamu ihmallerini ve siyasi sorumluluk zincirini ortaya çıkarmak için bir Araştırma Komisyonu kurmasının zorunlu olduğunu vurguladı.