Türkiye’de Milyar Dolarlık Gayrimenkul Vurgunu Ortaya Çıktı
Türkiye’de gayrimenkul yatırımı üzerinden vatandaşlık almayı hedefleyen yabancılara yönelik organize bir sahtekârlık şebekesi çökertildi. Suç örgütünün, sahte evraklar düzenleyerek inşaat halindeki veya piyasa değerinin çok altındaki mülkleri yüksek fiyatlardan satılmış gibi gösterdiği ve bu yolla yabancılara usulsüzce Türk vatandaşlığı kazandırdığı belirlendi. Yürütülen soruşturma neticesinde hazırlanan iddianamede 87 şüpheli yer aldı.
Sistematik Sahtekârlık: Sahte Raporlar ve E-İmzalar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre, dolandırıcılık faaliyetleri 2019-2023 yılları arasında birçok ilde sistemli bir şekilde gerçekleştirildi. Şebekenin, sahte e-imzalar, bankaya yatırılmamış paralar için üretilmiş sahte dekontlar ve gerçeğe aykırı değerleme raporları kullandığı tespit edildi. Bu yöntemlerle, henüz inşaatı dahi başlamamış projeler satılmış gibi gösterilerek 400 bin doların altındaki gayrimenkuller için usulsüz uygunluk belgeleri alındı.
Vurgun Zinciri CİMER’e Yapılan İhbarla Kırıldı
Devasa dolandırıcılık ağı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan bir ihbarla gün yüzüne çıktı. İhbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında düzenlenen ilk operasyonda 15, ikinci dalgada ise 35 şüpheli tutuklandı. Soruşturmanın İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ ve Balıkesir gibi illeri kapsadığı ve bu yolla 555 konut üzerinden toplam 2.691 yabancının vatandaşlık hakkı elde ettiği belirlendi. İddialara göre, bazı projeler temel aşamasındayken dahi değerleme raporlarında “400 bin doların üzerinde” bir değere sahipmiş gibi gösterildi.
Sektör Temsilcileri Uyardı: “Türkiye’nin İtibarı Zedeleniyor”
Ortadoğu Turizm Acenteleri Başkanı Hüseyin Kırk, yurt dışındaki çok sayıda yatırımcının bu şebeke tarafından dolandırıldığını ve bu durumun Türkiye’nin uluslararası imajına ciddi zararlar verdiğini belirtti.
“Değeri 100-150 bin dolar seviyesindeki konutlar, sahte raporlar aracılığıyla 250 bin dolar gibi gösteriliyor. Bu durumla hem yatırımcı mağdur ediliyor hem de vatandaşlık için gereken şartlar yalnızca kağıt üzerinde sağlanmış oluyor. Yurt dışında Türk inşaat firmalarına karşı bir güvensizlik oluştu.”
Avukatlardan Kapsamlı Hukuki Süreç Çağrısı
Avukat Zafer İşeri ise konunun sadece emlak ofisleriyle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak hukuki sürecin derinleştirilmesi gerektiğini ifade etti.
“Bu organize dolandırıcılıkta yalnızca emlak ofisleri değil, usulsüz değerleme raporlarını hazırlayan uzmanlar, tapudaki işlemleri yürüten memurlar ve denetim görevini ihmal eden kamu personeli de soruşturulmalıdır. 2.691 kişinin sahte belgelerle vatandaşlık aldığı iddiası son derece ciddidir ve tüm boyutlarıyla araştırılmalıdır.”