Sana Göre Haber

Dijital Mühür Skandalı Büyüyor: Türkiye’de Sahte Diploma ve E-İmza Tehlikesi

Türkiye’nin Dijital Güvenlik Krizi: Sahte Diploma ve E-İmza Skandalı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü kapsamlı bir soruşturma, Türkiye’deki dijital kamu güvenliğinin ne denli büyük bir tehdit altında olduğunu ortaya çıkardı. Soruşturma, bir suç örgütünün sadece sahte üniversite diploması değil, aynı zamanda ehliyet, kimlik, pasaport, öğretmen atama belgeleri ve transkript gibi kritik resmi belgeleri de ürettiğini gözler önüne serdi.

Kağıt Üzerindeki Üniversite ve Sahte Akademisyenler

Skandalın merkezinde yer alan ve kendisini psikolog olarak tanıtan Volkan Uçak gibi isimler, sahteciliğin boyutunu gösteriyor. Uçak, kendini savunurken “Uluslararası Dublin Üniversitesi’nden 2016’da online psikoloji lisans ve yüksek lisans almaya başladım” ifadelerini kullanmıştı. Ancak yapılan incelemelerde, “International Dublin University” adını kullanan bu yapının ne bir kampüsü ne de bilinen bir akademik kadrosu olduğu anlaşıldı. İnternet sitesinde Gürcistan, iletişim numarasında Ankara, LinkedIn profilinde ise Miami merkezli görünen bu paravan kurumdan, ALES ve yabancı dil şartı aranmaksızın en az 811 kişinin diploma aldığı tespit edildi.

Bu durum, yıllar önce yaşanan Newport skandalını akıllara getiriyor. Derslerin, sınavların ve denkliğin olmadığı bir sistemde, diplomalar adeta para karşılığında satılıyor. İddialara göre, bu sözde üniversiteden bir kişinin sadece iki yılda psikoloji lisans eğitimini tamamlayarak yüksek lisansa başladığı bile görülüyor.

Uzman Uyarısı: ‘Bu Sistematik Bir İstismardır’

Konuyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu, olayın basit bir sahtecilikten çok daha fazlası olduğuna dikkat çekti.

“Yapılan şey basit bir sahtecilik değil, dijital devlet sistemlerinin sistematik olarak istismar edilmesidir. Eğer bu kadar rahat e-imza alınabiliyorsa devlet kurumları görevini yapmıyor demektir.”

Prof. Dr. Tuğcu, sadece sahte diplomaların değil, akademik yapının temellerinin de sarsıldığını belirtti. “Gerçek bir üniversite kötü eğitim verebilir. Ama burada karşımızda üniversite bile yok. Sahte bir isim, sahte bir internet sitesi, kiralık bir ofis adresi. Ve bu kâğıtlarla insanlar kamuya sızabiliyor. İşte YÖK’ün asli görevi bu yapıları engellemekti. Ama o yalnızca kadroları kontrol altında tutmakla ilgileniyor” diyerek eleştirilerini dile getirdi.

‘İlgili Kurumlar Suskunluğunu Koruyor’

Tuğcu, başta YÖK, BTK ve KVKK olmak üzere ilgili kurumların sorumluluklarını yerine getirmediğini vurguladı.

“Kişisel verilerimiz çok komik fiyatlara satılıyor. E-imzalar üretiliyor, kimlikler oluşturuluyor. Ama bu kurumlar susuyor. Halktan bilgi de saklıyorlar. Bugün konuşuyoruz ama önümüzdeki hafta bu gündem değişmiş olacak. Skandallar unutuluyor ama sistem çürümeye devam ediyor.”

E-İmza Tehlikesi: Dijital Mührü Teslim Etmek

Prof. Dr. Tuğcu, e-imza sistemindeki zafiyete ilişkin teknik detayları da paylaştı. “Cebinizdeki cihaz kopyalanmıyor; doğrudan sizin adınıza yeni bir e-imza üretiliyor. Bu, ıslak imzanın dijital karşılığıdır. Sahte kimlikle alınan bir e-imza cihazı ile artık kişinin adına her türlü işlem yapılabilir” dedi. Tuğcu, bu durumun vahametini şu sözlerle özetledi:

“Bu dijital mühürle devleti teslim etmişsiniz.”

Uzman isim, bu tür dijital sistemlerin güvenliğinin sadece teknik önlemlerle değil, aynı zamanda etkili bir kamusal denetim ve tam şeffaflıkla sağlanabileceğinin altını çizdi.

Exit mobile version