Sana Göre Haber

Erdoğan’ın Askeri Vesayete Karşı Tarihi Çıkışları: Unutulmaz YAŞ ve MGK Anları

Ankara’da gazetecilik yapanlar için her Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı, potansiyel bir kriz haberi demekti. Ancak bu kez, rejim krizlerinin ve sert restleşmelerin yaşanmadığı bir YAŞ toplantısını izlemek, geçmişi hatırlayanlar için farklı duygular uyandırdı. Bir zamanlar Genelkurmay’daki “Çakmak Salonu” önünden geçmek bile tedirginlik yaratırdı; zira orgenerallerin sıralandığı, sivil iradenin ise yalnızca Başbakan ve Milli Savunma Bakanı ile temsil edildiği toplantılar orada yapılırdı.

Askeri Vesayetin Hüküm Sürdüğü Yıllar

Geçmişte YAŞ ve MGK toplantıları, askerlerin “irtica tehdidi” gibi gerekçelerle sivil hükümetlerden hesap sorduğu platformlar olarak biliniyordu. Merhum Başbakan Necmettin Erbakan‘ın Genelkurmay ziyaretinde omuz atılması gibi olaylar, o dönemin atmosferini özetliyordu. Bu düzen, sivil siyaset üzerinde ağır bir askeri vesayet gölgesi oluşturuyordu. Hatta NATO toplantılarında bile bu durum kendini gösterirdi; diğer ülkelerin savunma bakanları ön sırada otururken, Türkiye’nin Genelkurmay başkanı ön sırada, Milli Savunma Bakanı ise arka sırada yer alırdı. Bu tablo, ülkenin yarı askeri bir cumhuriyet olduğu algısını güçlendiriyordu.

Erdoğan’ın Vesayeti Yıkan Hamleleri

Bu yerleşik düzeni yıkan lider, Recep Tayyip Erdoğan oldu. Bugün hem YAŞ’ta hem de MGK’da sivil iradenin hakimiyeti söz konusu, çünkü millet ülkeyi yönetme görevini sivillere veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın attığı önemli adımlardan biri de askeri yaverlik sistemini kaldırmasıydı. Darbe dönemlerinde yaverlerin ilk görevinin cumhurbaşkanını teslim almak olduğu gerçeği, 27 Mayıs‘ta Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı teslim alan Başyaveri Celil Gürkan örneğiyle sabitti. Nitekim 15 Temmuz‘da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başyaveri Ali Yazıcı dahil olmak üzere yaverlerin tamamının darbeci çıkması, bu kararın ne kadar isabetli olduğunu gösterdi.

Tarihe Geçen Yüzleşmeler

Erdoğan’ın askeri vesayeti tasfiye etmesi kolay olmadı. Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin‘in aktardığı 2007 yılındaki bir YAŞ toplantısı anekdotu, bu mücadelenin şiddetini gözler önüne seriyor. Toplantıda okullardaki dini faaliyetler ve başörtüsüyle ilgili bir rapor sunulduğunda Erdoğan’ın tepkisi netti:

“Bunu bana niye anlatıyorsunuz? Beni mi tehdit ediyorsunuz? Burada yazılan şeylerin çoğunluğu benim evet dediğim şeyler.”

Bu sözlerin ardından Erdoğan’ın salonu terk ettiği anlatılır. Bir başka unutulmaz olay ise 2003 Ağustos MGK toplantısında yaşandı. Veda konuşması yapan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Cumhur Asparuk, irtica gerekçesiyle hükümeti itham edince Başbakan Erdoğan önce iddiaların doğru olmadığını belirtti. Asparuk’un ısrarı üzerine Erdoğan’ın “Kes ulan!” diye bağırdığı ve komutanın sustuğu o an, tarihe bir dönüm noktası olarak geçti.

27 Nisan ve Sonrası

Türkiye tarihinde muhtıralar ve darbeler yaşanmış olsa da, 27 Nisan e-muhtırası karşısında şapkasını alıp gitmeyen ve direnen ilk lider Erdoğan oldu. Muhtırayı geri çevirerek ve 15 Temmuz’da darbeyi önleyerek siyasi tarihin akışını değiştirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt‘a yönelttiği, “Bu ülkeyi sen mi yöneteceksin, ben mi?” sorusu, bu kararlılığın en net ifadesiydi.

Bugünün Türkiye’si ve Kazanımlar

Bugün YAŞ ve MGK toplantılarında rejim krizleri yaşanmıyorsa, Türkiye darbelerle değil, savunma sanayisindeki başarılarıyla anılıyorsa, bu noktaya kolay gelinmedi. Bu sürecin mimarı, askerin hesap sorduğu günlerden, sivil iradenin hesap sorduğu günlere geçişi sağlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘dır. Bu dönüşüm sayesinde Türkiye, bugün şu başarılarla anılmaktadır:

Bu tarihi kayıt, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda kat ettiği mesafeyi ve bu sürecin arkasındaki güçlü liderliği anlamak için büyük bir önem taşımaktadır.

Exit mobile version