Kudüs Başmüftüsü’ne Mescid-i Aksa’dan 6 Ay Uzaklaştırma
İsrail polisi, Kudüs’ün en üst düzey dini lideri ve Başmüftü Muhammed Ahmed Hüseyin‘i, Mescid-i Aksa’dan altı ay süreyle uzaklaştırma kararı aldı. 1982 yılından beri Mescid-i Aksa’da aktif olan ve 2006’dan bu yana Kudüs Başmüftüsü olarak görev yapan Hüseyin’e yönelik bu karar, bölgedeki gerilimi tırmandırdı.
Yasağın Gerekçesi: ‘Aç Bırakma Politikası’ Eleştirisi
Filistinli yetkililere göre, uzaklaştırma kararının temelinde Başmüftü Hüseyin’in 25 Temmuz‘da verdiği bir hutbe yatıyor. Bu hutbede Hüseyin, İsrail’in Gazze’ye yönelik ablukasını sert bir dille eleştirerek bunu bir ‘aç bırakma politikası’ olarak tanımlamıştı.
Filistin yönetimine bağlı Kudüs Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre, Başmüftü’ye ilk olarak sekiz günlük bir yasak getirildi, ancak bu süre daha sonra altı aya uzatıldı. Filistin haber ajansı WAFA da kararın bu kritik hutbe sonrasında geldiğini doğruladı.
İsrail makamları ise iddiaları reddederek Başmüftü Hüseyin’in bir ‘güvenlik tehdidi’ oluşturduğunu öne sürüyor. Müftünün avukatı Halidun Nicem, kararın iptali için İsrail Yüksek Mahkemesi’ne başvurmayı planladıklarını ifade etti.
Gazze’deki İnsani Kriz ve Artan Açlık Tehlikesi
Birleşmiş Milletler (BM) ve çok sayıda uluslararası yardım kuruluşu, haftalardır Gazze Şeridi’nde yaşanan insani krize dikkat çekiyor. Bölgeye giren yardımın yetersizliği ve güvenlik sorunları nedeniyle ciddi bir açlık tehlikesinin baş gösterdiği belirtiliyor.
- BM verilerine göre, Mayıs sonundan bu yana yaklaşık 1.400 Filistinli, büyük çoğunluğu İsrail ateşiyle olmak üzere, yardım beklerken yaşamını yitirdi.
- İsrail ise sivil hedeflere ateş açmadığını, yalnızca askeri noktalara yönelik uyarı ateşi gerçekleştirdiğini savunuyor.
Kararın Zamanlaması Dikkat Çekti
Başmüftü’ye yönelik yasağın, aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir‘in Mescid-i Aksa yerleşkesine yaptığı tartışmalı ziyaretin hemen ardından gelmesi dikkatlerden kaçmadı. Bakan Ben-Gvir, geçtiğimiz pazar günü Aksa yerleşkesine girerek dua ettiğini açıklamıştı. Bu tür ziyaretler, hem dini hem de siyasi açıdan son derece hassas kabul ediliyor ve genellikle gerilimi artıran bir faktör olarak görülüyor.