Sana Göre Haber

Kuraklık Tehdidi Altındaki Türkiye: Su Krizine Karşı Bireysel Sorumluluk ve Çözüm Önerileri

Türkiye’nin Gündemi: Kuraklık ve Su Krizi

Bu yazın orman yangınlarından sonraki en önemli, hatta belki de en hayati gündemi kuraklık. Zira yangınla mücadele için dahi suya ihtiyaç duyuluyor. Çeşme, İzmir ve Bodrum‘un ardından şimdi de Trakya ve Marmara bölgesinden suyun tükendiğine dair feryatlar yükseliyor. Artık kuraklık göçü ihtimali bile konuşulmaya başlandı.

Devletten Beklemek Yerine Bireysel Sorumluluk

Bu büyük sorunla mücadele etmek için tüm çözümü devletten ya da belediyelerden beklemek tam bir aymazlık olur. Önce tarım arazilerinin plansız sulanmasıyla kaynaklar israf edildi. Ardından, özellikle yaz aylarında sıcak bölgelerde artan nüfusla birlikte tam bir su hovardalığı başladı.

İsrafın Kaynakları Nelerdir?

Eğer bu şekilde devam ederse, yakın bir gelecekte araba yıkamak veya çim sulamak bir yana, diş fırçalamak için bile tuzlu suya muhtaç kalabiliriz.

Uygulanabilir Çözüm Önerileri Var Mı?

Elbette kendi kendimize bulabileceğimiz çözümler mevcut. Ancak öncelikle tatili bir sefahat dönemi olarak görmekten vazgeçip, doğanın bize bahşettiği değerleri korumayı birinci görevimiz olarak benimsemeliyiz.

Yerel Yönetimler ve Yağmur Hasadı

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras‘a, Bodrum Belediye Başkanı olduğu dönemde şu soruyu yöneltmiştim:

Bodrum tarihte gümbeti (sarnıç) çözüm olarak bulmuş bir belde, buradan yola çıkılarak neler yapılabilir?

Kendisi o dönemde su sorununu daha büyük projelerle çözeceğini belirtmişti. Şu an daha da önemli bir konumda olan Aras’ın çözümlerini süratle hayata geçirmesini umuyoruz. Ancak Muğla, yazın sıcak bir dönem geçirmesine rağmen bazı aylarda ciddi yağmur alan bir coğrafya. Asıl sorun, yağmur hasadının maalesef yapılamıyor olmasıdır. Bunun çözümü sadece yeni barajlar inşa etmek değildir.

Giderek artan bina üretimine karşı, başta büyük siteler olmak üzere tüm binalar yağmur hasadına özendirilmeli, hatta bu bir zorunluluk haline getirilmelidir. Plastik depoların geçici bir çözüm olduğu unutulmamalı, bunun yerine dev yeraltı sarnıçları inşa edilmelidir. Tüm çatı su tahliye sistemleri bu sarnıçlara yönlendirilmeli ve en azından bahçe sulaması ile havuzların bu sularla doldurulması sağlanmalıdır. Hatta havuzların tamamen tuzlu suyla doldurulması da bir seçenek olarak değerlendirilebilir.

Gelecek İçin Çağrı

Ellerimizi açıp yağmuru gökten, suyu da musluktan beklemeden önce “Biz ne yapmalıyız, nasıl tasarruf etmeliyiz?” diye düşünmeliyiz. Yatırımlarımızı rant yerine doğanın ve suyun geleceğine nasıl yönlendirebileceğimizi sorgulamalıyız. Bilinçlenmeli ve çevremizi de bilinçlendirmeliyiz.

Unutmayın, bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık. Aksi takdirde, dişinizi tuzlu suyla fırçalayacağınız günler çok da uzakta değil.

Exit mobile version