CHP’nin Tartışmalı Komisyon Kararı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), parti tabanından ve önde gelen isimlerinden gelen tüm uyarılara rağmen tartışmalı komisyona katılma kararı aldı. Bu komisyonun varlığı, işlevi ve barındırdığı çelişkili hedefler, şimdiden siyasi bir polemik konusu haline gelmiş durumda. Adı, uzlaşmacı bir çabayla “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak belirlense de, tek adam rejiminde “demokrasi” kelimesinin varlığı birçokları için dekoratif bir unsur olarak görülüyor. Bu komisyonun ismindeki “kardeşlik ve demokrasi” vaadi, Tansu Çiller’in meşhur “iki anahtar” vaadi kadar gerçeküstü bir iddia olarak nitelendiriliyor.
AKP-MHP çağrısıyla kurulan bu komisyonun Türkiye’ye demokrasi getireceğine dair inancın ne kadar zayıf olduğu, yazar tarafından sorgulanıyor. CHP’nin, sonucu öngörülebilir olan bu sürece neden dahil olduğu ise en temel sorulardan biri olarak öne çıkıyor.
Komisyonun Yapısı ve Sayısal Üstünlük
Komisyonda normalde 51 üye olması planlanırken, İYİ Parti’nin katılmamasıyla üye sayısı 48’e düştü. Nitelikli çoğunluk için gereken 31 üye sayısı göz önüne alındığında, partilerin dağılımı kritik bir önem taşıyor:
- AKP: 21 üye
- CHP: 10 üye
- DEM Parti: 4 üye
- MHP: 4 üye
- Yeni Yol Partisi: 3 üye
- HÜDAPAR: 1 üye
- TİP: 1 üye
- DSP: 1 üye
- Yeniden Refah Partisi: 1 üye
Bu dağılıma göre, AKP-MHP-DEM blokunun toplamda 29 üyeye ulaştığı görülüyor. Bu matematiksel yapı içinde muhalefetin iktidar üyelerinin duruşunu değiştirebilme ihtimali oldukça zayıf görünüyor.
CHP’nin Beklentileri ve Olası Riskler
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, meydanı boş bırakmamak adına komisyonda yer almalarının önemine dikkat çekiyor. Özellikle DEM ve MHP’nin uzlaşamayacağı konularda CHP’nin varlığının dengeleyici olabileceğini savunuyor. Ancak kararların Erdoğan-Bahçeli ikilisinden gelen direktiflerle şekilleneceği ve oylamalarda bağımsız iradenin zayıf kalacağı endişesi hakim.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise komisyonda hiçbir yeni anayasa tartışmasına izin vermeyeceklerini belirterek önemli bir güvence sunuyor. Eğer CHP bu duruşu koruyabilirse, bu önemli bir kazanım olacaktır.
Görüşmelerin Gizliliği ve Tarihi Paralellikler
Komisyon görüşmelerinin basına kapalı yapılması ve açıklamaları yalnızca meclis başkanının yapacak olması, şeffaflık endişelerini artırıyor. Bu durum, Türk demokrasi tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 18 Nisan 1960 Tahkikat Komisyonu‘nun basına kapatılmasını akıllara getiriyor. Yine de, Murat Emir’in belirttiği gibi, CHP’nin içeride yaşananları kamuoyuna aktaracağına dair bir beklenti bulunuyor.
Anayasa Değişikliği Endişeleri Zirvede
Komisyon üyesi MHP’li Feti Yıldız, “Anayasanın ilk üç maddesini tartışmayacağız” dese de, asıl güvencenin “ilk dört maddenin değişmeyeceğini” söylemek olduğu vurgulanıyor. Anayasa’nın 4. maddesi, ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini hükme bağlar. Bu kritik hukuki detayın atlanması, art niyet şüphelerini beraberinde getiriyor.
Geçmişten Gelen Uyarılar
Bu konudaki hassasiyeti artıran bir diğer olay ise CHP eski Genel Sekreteri Süheyl Batum‘un hatırlattığı bir anı. Batum, 2011’deki Anayasa Komisyonu’nda Kılıçdaroğlu dönemindeki bazı CHP’li üyelerin, Genel Başkan’ın bilgisi dahilinde ilk 4 maddenin değişikliği üzerine anlaştığını, kendisinin ve Muharrem İnce‘nin sert itirazlarıyla bu krizin son anda engellendiğini iddia ediyor.
“Biz CHP olarak bu değişikliği kabul etmiyoruz, ilk dört maddenin noktasına virgülüne dokunulmasına bile CHP karşıdır!”
Bu tarihi olay, bugünkü komisyon sürecinde benzer pazarlıkların yaşanabileceği endişesiyle gardın yüksek tutulması gerektiğini gösteriyor.
Deneyimli Siyasetçilerden Tarihi Uyarılar
Parlamentodan 200 eski bakan ve milletvekili, mevcut gidişata karşı ortak bir bildiri yayımlayarak günümüz vekillerini ettikleri yemine sadık kalmaya çağırdı. Bildiriyi imzalayanlar arasında AKP’nin kurucu isimlerinin de olması dikkat çekiyor.
Şükrü Elekdağ’ın Çağrısı ve Sonuç
Duayen diplomat ve siyasetçi Şükrü Elekdağ‘ın da konuya dair endişelerini ve uyarılarını dile getirdiği belirtiliyor. 101 yaşındaki Elekdağ’ın, ülkenin gidişatına dair endişelerini ve çözüm arayışlarını aktif bir şekilde sürdürmesi, tüm siyasetçilere bir örnek teşkil ediyor. Elekdağ’ın, PKK’nın kongre kararlarına atıfta bulunarak iktidara yönelttiği sorular, konunun ciddiyetini bir kez daha ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, barışa giden yolun bu komisyondan geçmediği, aksine ilk 4 maddenin dokunulmazlığı konusunun büyük gerilimler yaratacağı öngörülüyor. İktidar ve DEM üyelerinin bir süre sonra “Hiçbir şey yapmayacaksak niye bir araya geldik?” diyerek süreci farklı bir yöne çekme ihtimali, en büyük risk olarak masada duruyor.