TBMM’de Tarihi Adım: Türk-Kürt Kardeşliği ve Türkiye’nin Beka Mücadelesi

TBMM’de Kardeşlik ve Demokrasi İçin Tarihi Adım

Türkiye’nin terörden arındırılması sürecinde önemli bir gelişme yaşandı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yeni bir komisyon çalışmalarına resmen başladı. İlk toplantısını gerçekleştiren komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak belirlendi. Bu adım, ülkenin birlik ve beraberliği adına atılmış umut verici bir başlangıç olarak değerlendiriliyor.

TBMM Başkanı Kurtulmuş’tan Anlamlı Mesajlar

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun açılışında yaptığı konuşmada sürecin önemine dikkat çekti. Kurtulmuş’un sözleri, meselenin derinliğini gözler önüne serdi:

“Bu süreç Türk’ün de Kürt’ün de ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Türk Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli kodudur.”

Bu ifadeler, sürecin sadece siyasi değil, aynı zamanda toplumsal ve tarihi bir temele dayandığını vurguluyor.

Geçmişten Günümüze Birlik Mücadelesi

Türkiye’nin bu noktaya gelmesi kolay olmadı. Geçmişte uygulanan bazı politikalar, ülkenin kültürel zenginliğine ve toplumsal dokusuna zarar verdi. Özellikle tek tip bir ulus yaratma çabaları, toplumda derin yaralar açtı.

Unutulmayan Baskı ve Yasaklar

Bir dönem, vatandaşların kamusal alanda Türkçe dışında bir dil konuşması yasaklanmıştı. Bu yasağa uymayanlar hapis ve para cezalarıyla karşılaşıyor, hatta mesleklerini yapamaz hale geliyorlardı. Şark İstiklal Mahkemesi Savcısı Ahmet Süreyya Özgeevren’in hatıralarında yer alan şu olay, o günlerin vahametini ortaya koymaktadır:

“Bir gün mahkemeye karayağız bir Kürt genci getirdiler. Türkçe bilmediği anlaşılınca, hâkimler delikanlının idamına karar verdiler. Gerekçe olarak ‘Türkçe bilmeyen bir kimseden bu memlekete hayır gelmeyeceği’ gösterildi ve genç o gece asıldı.”

Bu ve benzeri olaylar, toplumsal hafızada derin izler bırakmış ve kardeşlik, barış, demokrasi gibi taleplerin bir ‘isyan’ olarak algılanmasına neden olmuştur.

Emperyalizmin Tuzaklarına Karşı Birlik Vurgusu

Yazar, bu adaletsizliğe karşı kişisel mücadelesini ve Türk-Kürt ittifakının önemini vurguluyor. “Bu topraklarda Kürtler ve Aleviler hak ve hukuklarını elde edene kadar kendimi bir Kürt ve Alevi saydım,” diyerek birlik çağrısını yineliyor. Siyonizm gibi dış güçlerin ayrılıkçı politikalarına karşı, Türkiye’nin birlik ve beraberlik konusunda ‘inatçı’ olması gerektiğinin altını çiziyor.

Dış Tehditler ve Stratejik Gerçekler

Tam da bu olumlu adımlar atılırken, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu dış tehditler de göz ardı edilmemelidir. Özellikle İsrail’in bölgedeki emelleri ve Büyük İsrail Projesi kapsamında bir Kürdistan devleti kurma planı olduğu iddiaları, dikkatli olmayı gerektiriyor. Bu projenin nihai hedefinin Türkiye olduğu unutulmamalıdır.

Ayrıca, ABD Silahlı Kuvvetler Akademisi Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan bir raporda, gelecek 10 yıl içinde Türkiye’de etnik temelli bir iç savaş yaşanması ihtimalinin ABD için bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir. Bu planları bertaraf etmek için atılan her adımda, İsrail’in Suriye’deki direnişi kırarak bir devlet kurma planı da hesaba katılmalıdır.