Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanvekili olan Zeydan Karalar’ın da tutuklandığı haberi geldi.
Tutuklamanın dayanağı ise şu şekilde gösteriliyor: İktidar partisine mensup belediyelerle olan ilişkilerinde hiçbir sorun bulunmayan, ancak CHP’li belediyelerle olan bağları suç unsuru olarak görülen bir iş insanının ortağının yanında görev yapan iki kişinin 2014 yılına dair beyanları. Bu beyanlar, “Bildiğim kadarıyla” gibi ifadelerle başlayıp, “Öyle duydum” şeklinde sona eren, somut delilden yoksun iddialardan ibaret.
Zeydan Karalar, kamuoyunun yıllardır tanıdığı bir isimdir. 2014’te kendisiyle ilgili çıkan ilk haberlerden biri, “Seyhan Belediye Başkanı Karalar, asfalt biriminde tespit ettiği yolsuzluğu savcılığa taşıdı!” şeklindeydi. Seyhan’daki görevinin ardından 2019 senesinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilen Karalar, 2024 seçimlerinde ise oylarını daha da artırarak her iki Adanalıdan birinin desteğini alıp koltuğunu korumayı başaran bir başkandır.
Zeydan Başkan, Adana ile özdeşleşmiş bir figürdür. Şehrin plakası olan 01 dendiğinde, akla Adana kadar Zeydan Karalar da gelmektedir. Bir belediye başkanının en temel sorumluluğu, yönettiği şehirle bütünleşmek, halkın içinde yer almak ve onların yaşam standartlarını artırmaktır. Zeydan Karalar, tam olarak bu vasıflara sahip bir kişiliktir. Bir kebapçıya girdiğinde doğrudan ocağın başına geçen, caddede yürürken her esnafla temas kuran ve her yaştan insanla iletişim kurabilen Zeydan Karalar’ın “suçları” elbette bunlarla sınırlı değil!
***
Yukarıda saydıklarımızın ötesinde, en büyük suçu onun iyi bir CHP’li olmasıdır. Yarım asrı aşan bir süredir bu siyasi düşüncenin bir neferi olarak bilinir. İktidarın her aşamasında bir suç unsuru yaratmaya gayret ettiği 4-5 Kasım 2023 tarihlerindeki CHP’nin 38. olağan kurultayında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında net bir duruş sergilemiştir. Hatta kurultayda Özgür Özel konuşmasını yaparken salonun bir bölümü Kılıçdaroğlu lehine sloganlar atmaya başlayınca, Özel’in “Zeydan abi, bu durumu sen çözersin” diye seslenmesi de bu durumun bir göstergesidir.
Kurultay sona erdiğinde, Karalar için parti içi rekabet de sona ermiştir. Artık genel merkezin yeni yapısıyla uyum içinde çalışmak esastı. 30 Haziran’daki kurultay davası öncesinde, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmiş, ardından da İmamoğlu ile bir araya gelmişti. Bölgenin siyasi bir gerçeği olarak, Seçer’in 26 Mart 2025’te tutuklanmasından üç gün sonra Karalar ile beraber İmamoğlu’nu ziyaret etmesi de dikkat çekicidir. Karalar, her fırsatta partinin bütünlüğünü temel aldığını özenle dile getirmiştir.
Eğer Karalar farklı bir tavır sergileyip şöyle bir açıklama yapsaydı: “Kemal Bey’in endişelerini anlıyorum. Mahkemenin vereceği karara göre hareket etmemiz gerekiyor. Mahkemeler, son derece adil bir yargılama neticesinde bize bir yol haritası sunacaktır!” İşte böyle bir demeç verseydi, Karalar bugün cezaevinde değil, TRT ve TGRT gibi kanalların stüdyolarında canlı yayın konuğu olurdu.
Ancak Karalar, partisinin sorumluluklarının bilinciyle hareket etmeyi tercih etti. Bundan daha büyük bir suç olabilir mi? İktidarın sunduğu yolu tercih etmediğine göre, yolsuzluk yapmış sayılıyor! Karalar’ın, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanvekilliği görevini İmamoğlu’na olan saygısını muhafaza ederek sürdürmesi de büyük bir suç olarak görülüyor. Neden başkanvekili olarak “Artık ben varım” deyip öne çıkmıyor? Karalar’a yönelik ilk sinyalin, İBB soruşturmasının beşinci dalgasında Adana’nın Seyhan ve Ceyhan belediye başkanlarının tutuklanmasıyla verildiği iddia edilebilir.
***
Cumhuriyet Halk Partisi’nin onuruna yönelik bir saldırı söz konusudur. Eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonlarla kamuoyuna belli bir algı dayatılmak istenmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi, tarihindeki en büyük darbeyi aldığı 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi döneminden bile daha ağır bir saldırı ile karşı karşıyadır. Parti, 12 Eylül sonrasında yirmi yılı aşkın bir süre devam eden solda birlik arayışlarının ardından, bugün sadece solun değil, tüm Türkiye’nin umudu haline gelmiştir. Başından sonuna kadar şahit olduğumuz bu meşakkatli sürecin detaylarını yazmaya kalksak ciltler dolusu kitap olurdu.
Tüm bu yaşananların ardından, son kurultayda farklı taraflarda yer almış herkese, CHP’nin bütün Meclis grubuna şu soruyu yöneltiyoruz: Birleşmek için cezaevine girmeyi mi bekleyeceksiniz?