İklim Değişikliğinin Gizli Tehdidi: Ölümcül Mantarlar Yayılıyor
İklim değişikliği genellikle sel ve orman yangınları gibi felaketlerle anılsa da, artan sıcaklıklar çok daha sinsi bir tehlikeyi beraberinde getiriyor: Hastalık yapıcı mantarların daha önce yaşayamadıkları soğuk bölgelere yayılması. İngiltere’deki Manchester Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir çalışma, sıcak iklimlerde milyonlarca insanı etkileyen ölümcül bir mantarın, küresel ısınma devam ettikçe Avrupa’ya ulaşabileceği konusunda uyarıyor.
Özellikle ölümcül akciğer enfeksiyonlarına yol açan ve dünya genelinde yılda yaklaşık 1,8 milyon insanın ölümünden sorumlu olan aspergillus türünün, Afrika ve Güney Amerika’dan kuzeye doğru yayılması bekleniyor. Bu senaryo, popüler bilim kurgu dizisi “The Last of Us”ı andırsa da, uzmanlar tehlikenin son derece gerçek olduğunu vurguluyor.
Bilim Kurgudan Gerçeğe: Mantar Tehdidi Neden Ciddiye Alınmalı?
İngiltere Exeter Üniversitesi’nden pediatrik enfeksiyon hastalıkları profesörü Adilia Warris, dizideki senaryonun abartılı olduğunu ancak mantar hastalıklarındaki artışın haklı bir endişe kaynağı olduğunu belirtiyor. Prof. Warris durumu şöyle özetliyor:
“Mantar hastalıkları ayak mantarı gibi hafif rahatsızlıklardan, ölümcül olabilecek kan veya beyin enfeksiyonlarına yol açan mantarlara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.”
Vücudumuzda bulunan maya mantarlarından biri olan candida albicans ise normalde bağırsak floramızın bir parçasıdır. Ancak bağışıklık sistemi zayıfladığında veya bir travma sonrası kan dolaşımına karıştığında, bakteriyel enfeksiyonlara benzer şekilde septisemi (kan zehirlenmesi) gibi ciddi tablolara yol açabilir.
Mantar Enfeksiyonları Neden Artışa Geçti?
Peki, zaten çevremizde olan bu mantarlar neden şimdi daha büyük bir sorun teşkil ediyor? Nijerya’daki Lagos Üniversitesi’nden klinik mikrobiyoloji profesörü Rita Oladele, bu artışın arkasındaki temel faktörleri şöyle sıralıyor:
- Artan Sıcaklıklar: Isınan iklim, yeni patojenlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.
- Tıbbi İlerlemeler: Organ nakilleri, kemoterapi gibi tedaviler sayesinde daha fazla insan bağışıklık sistemi baskılanmış halde daha uzun yaşıyor.
- İlaç Kullanımı: Uzun süreli steroid (kortizon) kullanımı, mantar enfeksiyonu riskini artırıyor.
- Tanı ve Tedavi Eşitsizliği: Dünya genelinde, özellikle Küresel Güney’de, mantar enfeksiyonlarının tanısı ve tedavisine erişimde ciddi eşitsizlikler bulunuyor.
İklim Değişikliği ve Vücut Isısının Rolü
ABD’deki Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’ndan Profesör Arturo Casadevall, dünyanın ısınmasıyla mantarların daha önce görülmedikleri yerlere yayılacağını ifade ediyor. Casadevall, “Korkumuz şu ki, dünya ısındıkça, normalde daha düşük sıcaklıklarda yaşayan hastalık yapıcı mantarlar, daha yüksek sıcaklıklara adapte olacak ve tıpta bilinmeyen yeni mantar hastalıkları göreceğiz,” diyor.
Vücudumuz Artık Savunmasız mı?
Geçmişte 37°C olan yüksek vücut ısımız, mantarlar için doğal bir bariyer görevi görüyordu. Ancak Prof. Casadevall, son 100 yılda ortalama vücut ısımızın 1 derece düştüğünü belirtiyor. Modern tıp sayesinde daha az enfeksiyon geçirmemiz ve iltihaplanma seviyelerimizin düşmesi, vücut sıcaklığımızı azaltarak bizi mantarlara karşı daha savunmasız hale getirdi. Yani dünya ısınırken, bedenlerimiz soğuyor.
Mantarlara Karşı Savaş: Tedaviler ve Direnç Sorunu
Mantar enfeksiyonlarına karşı en yaygın kullanılan tedavi grubu azoller olarak biliniyor. Ancak bu ilaçların tarımda mahsulleri korumak için de yaygın kullanımı, ciddi bir direnç sorununa yol açtı. Manchester Üniversitesi’nden Profesör Michael Bromley, “Çevrede mantar ilaçlarının bolca bulunması nedeniyle bu bileşiklere karşı hızla direnç geliştiğini görüyoruz,” diyor. Avrupa Birliği’nde her yıl mahsullere yaklaşık 10 bin ton azol fungisit püskürtülmesi, bu direncin ana itici gücü olarak kabul ediliyor.
Ufukta Yeni Çözümler Var Mı?
Bilim insanları alternatif tedaviler üzerinde çalışıyor. Prof. Bromley, mantar hücrelerinin DNA’sını bozarak etki eden yeni bileşikler geliştirdiklerini belirtiyor. Ayrıca, fosmanogepix adlı çığır açan yeni bir mantar ilacı da umut vadediyor. Bu ilacın önümüzdeki birkaç yıl içinde kullanıma sunulması bekleniyor.
İyimser olmak için bir neden daha var: Aspergillus‘un neden olduğu hastalıklar genellikle insandan insana bulaşmıyor. Bu durum, doğadaki direnç gelişimini kontrol altına alabilirsek, yeni ilaçların uzun vadede etkili olabileceği umudunu artırıyor. Ancak asıl soru, artan tehdide karşı bu çözümleri yeterince hızlı geliştirip geliştiremeyeceğimiz.