Türkiye’nin Yeni Ortadoğu Stratejisi: Suriye, PKK ve Zengezur Ekseninde Fırsatlar ve Tehditler

Ortadoğu’da Değişen Dengeler ve Türkiye’nin Stratejik Konumu

Ortadoğu, Suriye’deki rejim değişikliği, PKK’nın silah bırakma süreci, İsrail kaynaklı gerilimler ve Zengezur Koridoru gibi kritik gelişmelerle yeniden şekilleniyor. Bu dinamik coğrafya, Türkiye’nin güvenlik, istikrar ve bölgesel liderlik hedeflerini test eden karmaşık bir satranç tahtasına dönüşmüş durumda. Ankara, bu kaos ortamında hem ortaya çıkan fırsatları değerlendirmeye hem de yükselen riskleri yönetmeye çalışıyor. İşte Türkiye’nin ulusal çıkarları çerçevesinde bölgedeki güncel durum ve gelecek vizyonu.

Suriye’de Yeni Sayfa: Fırsatlar ve Tehditler

Suriye’de Baas rejiminin Aralık 2024‘te çökmesi ve Ahmet Şara liderliğinde yeni bir yönetimin kurulması, Türkiye için önemli bir dönüm noktası oldu. Ankara, bu değişimi sınır güvenliğini pekiştirmek, ülkede bulunan 3,6 milyon Suriyeli mültecinin güvenli geri dönüşünü sağlamak ve PKK/YPG terör örgütünün Suriye’nin kuzeyindeki varlığını zayıflatmak için bir fırsat olarak görüyor. Şara yönetimiyle kurulan ilk temaslar, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden inşasında aktif rol oynama stratejisinin temelini oluşturmaktadır. Ancak Şara’nın radikal gruplar üzerindeki kontrol kapasitesinin sınırlı olması bir endişe kaynağıdır. Türkiye, sahada Suriye Milli Ordusu (SMO) ile varlığını sürdürürken, yeni yönetime diplomatik ve lojistik destek sağlamaktadır. Diğer yandan İsrail’in İran destekli grupları ve Dürzileri hedef alan hava saldırıları, Şara’nın otoritesini sarsmaktadır. Özellikle Süveyda’daki Dürzi-Bedevi çatışmaları, İsrail’in bölgedeki istikrarsızlığı derinleştirme çabalarını ortaya koymaktadır. Türkiye, istikrarlı bir Suriye’nin mülteci sorununun çözümü ve YPG ile mücadele için elzem olduğunu düşünerek Şara’nın ulusal birlik girişimlerini desteklemektedir.

PKK’nın Silah Bırakma Süreci ve Kırılganlıklar

PKK’nın silah bırakma sürecini başlatması, Türkiye için tarihi bir gelişme potansiyeli taşıyor. Ancak örgüt içindeki muhalif kanatlar ve YPG’nin Suriye’deki özerk konumu, bu süreci oldukça kırılgan hale getiriyor. TBMM’de kurulması planlanan komisyonun yasal çerçeveyi oluşturması beklenirken, ABD’nin YPG’ye yönelik politikaları ve iç siyasetteki tartışmalar önemli riskler barındırıyor.

Irak Cephesi: Güvenlik ve Kalkınma Yolu Projesi

Irak, Türkiye için hem bir güvenlik sorunu hem de büyük bir ekonomik ortaklık alanı sunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Pençe operasyonları, PKK’yı Kuzey Irak’ta önemli ölçüde zayıflatmıştır. PKK’nın silah bırakma kararı, Irak’ın genel istikrarına da katkı sağlayabilir. Fakat Kerkük’teki siyasi denklemler ve Türkmenlerin karar süreçlerinden dışlanması, Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini sınırlayan bir faktördür. Ekonomik alanda ise 17 milyar dolarlık Kalkınma Yolu Projesi, Basra Körfezi’ni Avrupa’ya bağlayarak Türkiye’yi küresel ticaretin merkez üslerinden biri yapma potansiyeline sahiptir. Projenin güvenliği için PKK’nın etkisizleşmesi kritik önem taşırken, İran’ın vekil güçleri ve Irak’taki siyasi istikrarsızlıklar projeye yönelik en büyük tehditlerdir.

Stratejik Unsur Olarak Türkmenler

Türkmenler, Suriye’de SMO’nun ana omurgasını oluştururken, Irak’ta siyasi temsil mücadelesi veriyor. Şara yönetiminin Türkmenleri yeni sisteme entegre etme çabaları, Türkiye’nin desteğiyle ilerliyor. Türkmenlerin güçlenmesi, Ankara’nın Suriye’deki nüfuzunu artırırken, YPG’ye karşı da bir denge unsuru teşkil ediyor.

Zengezur Koridoru: Kafkasya’ya Açılan Kapı

Zengezur Koridoru, Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya stratejisinin kilit taşıdır. Azerbaycan ile Nahçıvan’ı Ermenistan üzerinden birleştirecek bu hat, Türkiye’ye Orta Asya’ya kesintisiz bir kara bağlantısı sağlayarak jeopolitik ve ekonomik gücünü artıracaktır. Temmuz 2025‘teki barış görüşmelerinde koridorun açılması yönünde yeni bir mutabakat sağlansa da, Ermenistan iç siyasetindeki direnç ve Rusya’nın tutumu süreci yavaşlatmaktadır. İran da Türkiye-Azerbaycan eksenini güçlendirecek bu koridora mesafeli durmaktadır.

Suriye’ye Geri Dönüşlerde Son Rakamlar

Resmi verilere göre, Baas rejiminin Aralık 2024’te yıkılmasının ardından Türkiye’den Suriye’ye mülteci geri dönüşleri ivme kazandı. Mayıs 2025 itibarıyla 1.126.000 Suriyeli ülkesine geri döndü. Türkiye’nin uyguladığı “git ve gör” politikası, mültecilerin durumu yerinde görmesine imkân tanırken, dönüşlerin önemli bir kısmı kalıcı nitelik taşıyor.

Gelecek Vizyonu: Türkiye Ne Yapmalı?

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde izlemesi gereken stratejik adımlar şunlardır:

  • Suriye: Ahmet Şara yönetimiyle iş birliğini derinleştirerek istikrarı sağlamak ve Azerbaycan-Katar gibi müttefiklerle çatışmasızlık hatları kurmak.
  • Irak: Türkmenlerin siyasi temsilini güçlendirmek için diplomatik çabaları artırmak ve Kalkınma Yolu Projesi’ni Körfez ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla güvence altına almak.
  • Zengezur Koridoru: Ermenistan ile yapıcı diyaloğu sürdürürken, Rusya ile denge politikasını devam ettirerek koridorun açılmasını hızlandırmak.
  • Bölgesel Gerilimler: İsrail-İran geriliminde arabulucu rolü üstlenerek diplomatik baskıyı artırmak.

Sonuç: Ortadoğu Satrancında Kritik Hamleler

Türkiye, Ortadoğu’nun karmaşık denkleminde stratejik bir oyuncu olarak hareket etmektedir. PKK’nın silah bırakma olasılığı, Suriye’de kurulan yeni ortaklık, Kalkınma Yolu ve Zengezur Koridoru gibi projeler Ankara’nın elini güçlendiren önemli kozlardır. Ancak İsrail’in bölgedeki eylemleri, İran’ın nüfuzu ve iç siyasi dinamikler bu oyunu zorlaştırmaktadır. 2026’ya doğru ilerlerken Türkiye’nin başarısı; diplomatik zekâsına, askeri gücüne ve ekonomik vizyonuna bağlı olacaktır.