Türkiye’nin ‘Terörsüz Bölge’ Vizyonu: Bölgesel Dengeler ve Kritik Hedefler

İsrail’in, Suriye’de Dürzilerin güvenliğini gerekçe göstererek düzenlediği saldırıların, yalnızca ülkenin istikrar çabalarını baltalamakla kalmayıp, dolaylı olarak Türkiye için de bir risk teşkil ettiği belirtiliyor. Bu olayların, ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi’nin YPG‘ye daha fazla destek verilemeyeceğini açıklamasının ve sembolik bir grup PKK‘lının silah bırakmasının ardından yaşanması, durumun bir tesadüften ibaret olmadığını gösteriyor. YPG, bu durumu bir fırsat olarak görerek yeniden hareketlenmeye başladı.

Bölgesel İstikrarsızlık ve Dış Aktörler

Bazı aktörler için istikrarsız bir Suriye ve iç bütünlüğünü sağlayamamış bir Irak tercih sebebi olabiliyor. Özellikle İsrail’in istikrarsız bir Suriye’yi tercih ettiği, başka bir gücün ise kalkınmış bir Irak’ı risk olarak gördüğü biliniyor. Türkiye’ye yönelik benzer çabalar ise zaten kamuoyunun malumu.

Terörsüz Türkiyeden terörsüz bölgeye: En kritik hedef

Erdoğan’ın Stratejik Vizyonu: Terörsüz Türkiye’den Terörsüz Bölgeye

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “önce Terörsüz Türkiye ardından terörsüz bölge hedefimize ulaşacağız” diyerek stratejik vizyonu ortaya koydu. Suriye’de yaşananlar, bu hedefin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Çünkü hem Türkiye’de hem de bölgede terör varlığını sürdürdükçe, bazı ülkeler kendilerini daha güvende hissediyor ve komşularının gelişmesini istemiyor.

Bölgesel Sorunlara Bölgesel Çözümler

Türkiye, yıllardır PKK terör örgütünün sadece kendisi için değil, aynı zamanda Irak, Suriye ve İran için de büyük bir tehdit oluşturduğunu anlatmaya çalıştı. Irak, ancak Başbakan Sudani’nin göreve gelip kalkınmayı önceliklendirmesiyle bu gerçeği tam anlamıyla kavradı. Yönetim değişikliğiyle Suriye’nin de bu halkaya katılması önemli bir fırsat sunuyor. İran’ın da İsrail ile yaşadığı gerilimlerden ders çıkarması umuluyor.

Türkiye’nin “bölgesel sorunlara, bölgesel çözümler” yaklaşımının bir diğer örneği de DAEŞ‘e karşı yürütülen bölgesel işbirliği çabalarıdır. Bu denklemde Ürdün de önemli bir yere sahip. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan‘ın Suriye’deki her gelişmede Ürdün ile sürekli temas halinde olduğu dikkat çekiyor.

Terörsüz Türkiyeden terörsüz bölgeye: En kritik hedefTerörsüz Türkiyeden terörsüz bölgeye: En kritik hedef

Kalkınma Yolu Projesi: Ekonomi ve Güvenliğin Kesişim Noktası

2024 Haziran’ında Bağdat’tan Basra’ya uzanan bir seyahatle yerinde incelenen Kalkınma Yolu Projesi, bölgenin geleceği için büyük önem taşıyor. O dönemde henüz “Terörsüz Türkiye” ifadesi kullanılmamış olsa da, bu dev projenin en büyük riskinin güvenlik olduğu vurgulanıyordu. Risk unsurları olarak hem PKK hem de DAEŞ gösteriliyordu. Projenin Suriye’ye uzanması bir ihtimal olarak görülse de Esad Rejimi bir engel teşkil ediyordu.

Projenin Ortakları ve Diplomatik Trafik

Kalkınma Yolu Projesi’nin ana bileşenleri Türkiye, Irak, Katar ve BAE olarak öne çıkıyor. Bu ülkelerden üçünün, yeni Suriye’ye en çok destek veren ülkeler olması dikkat çekici. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, PKK’lı grubun sembolik silah bırakma töreninin ertesi günü telefonla görüştüğü isimler de bu tabloyu destekliyor: Irak Başbakanı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve BAE Devlet Başkanı.

Tüm bu gelişmeler, “Terörsüz Türkiye” hedefinin yalnızca bir iç politika meselesi olmadığını, aksine “terörsüz bölge” vizyonunun en kritik parçalarından biri olduğunu gösteriyor. Ancak bu büyük hedefin başarısı, diğer tüm parçaların da kendi hedeflerine ulaşmasına bağlıdır.