Ankara Barosu’ndan Kritik Uyarı: Zeytinlikleri Tehdit Eden Yasa Veto Edilmeli!

Ankara Barosu’ndan Zeytinlikleri Koruma Çağrısı: Yasa Veto Edilmeli

Ankara Barosu Kent ve Çevre Merkezi, TBMM Genel Kurulu’nda onaylanan ve kamuoyunda ‘Zeytinlik Yasası’ olarak bilinen düzenlemeye ilişkin endişelerini dile getiren bir rapor hazırladı. “Zeytinlikten Linyite: 10 Günde Çevre Hukuku Trajedisi” başlıklı raporda, yasanın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek meclise geri gönderilmesi talep edildi.

İklim Kanunu ile Torba Yasa Arasındaki Büyük Çelişki

Raporda, Türkiye’nin çevre hukuku tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir tutarsızlık yaşandığına dikkat çekildi. 9 Temmuz 2025’te yürürlüğe girecek olan İklim Kanunu ile Türkiye’nin ‘2053 net sıfır emisyon’ hedefini dünyaya taahhüt ettiği hatırlatılırken, bu taahhütten sadece 10 gün sonra kabul edilen torba yasanın bu hedefi tamamen işlevsiz bıraktığı vurgulandı.

Aynı yasama organı tarafından 10 gün arayla çıkarılan iki yasanın birbirini geçersiz kılması, çevre hukukunda bir ‘yasama şizofrenisi’ yaratmıştır.

TBMM’de kabul edilen torba kanunla ‘yerli kömür’ adı altında linyit madenciliğine teşvikler getirildiği ve bu durumun zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerinin önünü açtığı belirtildi.

Linyit Gerçeği ve Hukuki İhlaller

Rapor, düzenlemenin getirdiği ciddi sorunları maddeler halinde sıraladı:

  • Yüksek Karbon Salımı: İklim Kanunu sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedeflerken, yeni yasa karbon emisyonu en yüksek kaynak olan linyite teşvik sağlamaktadır. Türkiye’de yerli kömürün %90’ını oluşturan linyitin, taşkömürüne göre iki kat daha fazla karbon salımına neden olduğu belirtildi.
  • Hukuki Tutarsızlık: Daha önce Danıştay tarafından iptal edilen zeytinliklerde madencilik yapılmasına olanak tanıyan düzenlemenin, bu defa yasa yoluyla yeniden gündeme getirilmesinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu ifade edildi. Bu durumun, yürürlükteki 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu ve Anayasa’nın 45. maddesi ile açıkça çeliştiği vurgulandı.
  • Enerji Krizi Söylemi: Türkiye’nin elektrik üretiminde bir kriz yaşamadığı, kurulu gücün 115 bin MW’ı aştığı ve güneş enerjisinde rekor kurulumların yapıldığı belirtilerek, sorunun üretim değil, verimlilik ve altyapı yetersizliği olduğu savunuldu.
  • Uluslararası Tahkim Riski: AB ülkeleri kömürden çıkış planları yaparken, Türkiye’nin linyite yönelmesinin, Enerji Şartı Anlaşması kapsamında gelecekte uluslararası tahkim risklerini artıracağı uyarısı yapıldı.

Kent ve Çevre Merkezi’nin Değerlendirme ve Çağrısı

Ankara Barosu, yasanın çevresel sürdürülebilirliği, hukukun üstünlüğünü ve toplumsal uzlaşıyı tehdit ettiğini belirtti. Kar odaklı politikaların, ekosistemleri ve köklü üretim kültürlerini geri döndürülemez biçimde tahrip etme riski taşıdığının altı çizildi.

Raporun sonuç bölümünde Cumhurbaşkanı’na şu çağrılar yapıldı: “Bu yasayı onaylamamaya ve TBMM’ye iade etmeye çağırıyoruz. Başta zeytinliklerle ilgili maddeler olmak üzere, çevresel düzenlemeleri etkisiz kılan tüm hükümler metinden tamamen çıkarılmalı, Danıştay kararlarına uyulmalıdır. Su Kanunu gibi temel altyapı düzenlemeleri yapılmadan yeni maden rejimleri yasalaştırılmamalıdır. İklim Kanunu ile uyumlu, şeffaf, bilimsel ve katılımcı bir yasal süreç yeniden başlatılmalıdır.”