Savaş Suçları ve Parçalanan Ruhların Hikayesi
Uluslararası Saraybosna Üniversitesinde görevli ceza hukuku profesörü Prof. Dr. Goran Şimiç, savaş suçu kurbanlarının anısına yazdığı “Parçalanan Ruhlar” adlı Türkçe şiir kitabıyla okurların karşısına çıktı. Akademik kariyerini savaş suçları, mağdurlar için adalet ve çatışma sonrası toplum inşası üzerine yoğunlaştıran Şimiç, Cambridge, Louisville ve İstanbul Ticaret Üniversitesi gibi prestijli kurumlarda dersler vermiştir. Kitabın ikinci baskısı, 1995 Srebrenitsa katliamının yıl dönümünde yayımlanarak anlamlı bir zamanlamayla sunuldu.
“Hissettiklerimi Bilimsel Dille İfade Etmek İmkansızdı”
Prof. Dr. Şimiç, AA muhabirine verdiği röportajda, Bosna Hersek ve diğer ülkelerdeki savaş suçu mağdurlarıyla yaptığı araştırmalar sırasında onların hikayelerinden derinden etkilendiğini belirtti. Başlangıçta akademik bir eser yazmayı hedeflediğini ancak duygularını bilimsel bir dille aktaramayacağını anladığını ifade etti.
“Yaşadıklarımı, tanıklık ettiklerimi ve hissettiklerimi bilimsel bir dille ifade etmenin imkansız olduğunu kısa sürede fark ettim. Bu nedenle bu fikirden vazgeçtim. Sonunda bir gün oturdum ve bu kitabı bir solukta yazdım.”
Şimiç, savaş suçlarının bireyler ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekerek, “Savaş suçları hem bireyler hem toplum üzerinde derin yaralar bırakır. Toplumsal dokuyu parçalar, değerleri yok eder, insanlar arasındaki bağları bozar. Benim çalıştığım ve bu kitabı yazmama ilham olan mağdurlar, bir insanın bir başkasına yaşatabileceği en korkunç işkenceleri yaşamıştı. Bu acılar sadece bedenlerine değil, ruhlarına da işledi,” dedi.
“Gerçek, Bu Tür Trajedilerin Üstesinden Gelmenin Tek Yoludur”
Travmaları unutmanın en kolay çözüm gibi göründüğünü ancak doğru olmadığını vurgulayan Şimiç, hatırlamanın önemini şu sözlerle anlattı:
“Unutmak, en az iki açıdan yanlıştır. Birincisi, bu şekilde mağdurların başlarına gelen korkunç şeylerin yaşanmadığını varsaymış oluruz. İkincisi ve daha önemlisi, unutarak en doğru şeyi atlamış oluruz; bu da gerçeği tespit etmektir. Acı da olsa gerçek, bu tür trajedilerin üstesinden gelmenin tek yoludur. Yalan ve kandırmaca kulağa daha güzel gelebilir. Ama ancak acı ve sarsıcı gerçekler insanları hatalarının farkına varmaya ve bunları tekrarlamamaya yönlendirebilir.”
Şimiç, savaş suçlarına ilişkin mahkeme kararlarının yeterince okunmadığını belirterek, “Dünyada insanların yüzde 99’undan fazlasının, bu tür davaların tek bir kararını bile okumayacağından eminim. Bu yüzden de insan zekasının nasıl bir suç makinesine dönüşebileceğini anlayamayacaklar. Mağdurların yaşadığı acının boyutunu ve sonuçların ne kadar yıkıcı olduğunu asla kavrayamayacaklar,” diyerek kitabının bu boşluğu doldurabileceğini ima etti.
Gelecek Nesillere Çağrı: “Gençler Hazır Olmalı”
Kitabının eğitim müfredatına dahil edilmesi gerektiğini savunan profesör, “Çünkü yarının gençleri, çatışmalarla veya onların sonuçlarıyla yüzleşecek kişilerdir. Hazır olmaları gerekir. Ne yazık ki toplumlarımızdaki çatışmalar sona ermeyecek. Umarım geleceğimiz bu noktaya gelmez ama bu en çok gençlerimize bağlı,” ifadelerini kullandı.
Toplumun Mağdurlara Karşı Sorumluluğu
Savaş suçu mağdurlarının bir yük olmadığını, aksine toplumun onlara borçlu olduğunu belirten Şimiç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onlar bizimle birlikte yaşayan, kendi suçları olmadan bir felaketin içine çekilmiş, hayatları mahvolmuş insanlar. Toplum, onlara yardım etmeden, onların hayatını yeniden inşa etmeleri veya ruhlarını iyileştirmeleri mümkün değil. Toplum, bu adaletsizliğin sonuçlarını onlar ve kendisi için mümkün olan en az seviyeye indirmekle yükümlüdür.”
“Türk Gençliğinden Büyük Umut Besliyorum”
Kitabının Türkiye’deki gençler tarafından ilgiyle karşılandığını belirten Şimiç, “Türkiye’nin yeni nesli, günümüzün nadir görülen bir kuşağıdır. Bu yükü taşıyabilecek, sadece kendi geçmişini değil, aynı zamanda yakın hissettikleri herkesin geçmişini de unutmadan, geleceğe yürüyebilecek bir potansiyele sahip. İnanıyorum ki geçmişi hatırlayarak, adaleti ve hakikati savunarak, sadece kendi toplumları için değil, hepimiz adına ışığı taşıyacak olanlar onlar olacak,” diyerek Türk gençliğine olan inancını dile getirdi.