Zihni Çakır’dan Gündem Yaratan İddia: Mansur Yavaş Üniversiteye Nasıl Girdi?

Kişisel Bir Anı: Üniversitede Kopya ve ‘Paraşütle’ Girenler

Üniversite sınavında elde ettiği yüksek puanla, yaklaşık 10 bin öğrencinin bulunduğu üniversitemize 3. sıradan giren bir arkadaşım vardı. Eğer o girmeseydi, bu kadar renkli bir karakterle tanışma fırsatım olmayacaktı. Belirgin bir ideolojisi veya siyasi görüşü yoktu; ailesi de maddi olarak oldukça iyi durumdaydı. Tek amacı, daha da zengin olmaktı.

Bir vize sınavında yaşadığımız olayı hiç unutamam. Kopya çekmek amacıyla arkamdaki sıraya oturmuş ve sınav başlar başlamaz, “Kolunu çek, kağıdını göremiyorum…” diye fısıldamıştı. Israrları artınca ve sırtımı dürtmeye başlayınca, çaresizce sınav kağıdımı görebileceği bir pozisyona getirdim. Yakalanma korkusuyla, kağıdıma “Devamında da aynı formülü uygularsın…” notunu düşüp önüme çektim. Ancak arkadaşım “Göremiyorum, az kenara çekil…” diye seslenince ikimiz de yakalandık.

Sınav gözetmeni yanımıza gelip kağıtlarımızı inceledi. Arkadaşımın, benim yazdığım not da dahil olmak üzere her şeyi kendi kağıdına geçirdiğini görünce ona dönüp, “Sana serbest, istediğin kadar kopya çekebilirsin…” dedi. Bu arkadaş o kadar ilginçti ki, mühendislik fakültesinde okumasına rağmen basit bir tek bilinmeyenli denklemden X’i dahi çekemiyordu. Bir gün kendisine “Sen buraya paraşütle mi girdin?” diye sorduğumda, “Orasını karıştırma!” yanıtını almıştım. (Not: Arkadaşımız bir şekilde fakülteyi bitirip mühendis oldu.) Eğer bu tecrübeyi yaşamasaydım, üniversitelere ‘paraşütle’ girilebileceğine asla inanmazdım.

Gazeteci Zihni Çakır’dan Mansur Yavaş Hakkında Ciddi İddialar

Bu anım aklıma, araştırmacı gazeteci Zihni Çakır‘ın sosyal medya hesabından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş‘ın eğitim hayatıyla ilgili ortaya attığı iddialarla geldi. Çakır’ın, Yavaş’ın “üniversiteye paraşütle girdiğini” ima etmesi, geçmişteki bu tecrübem olmasa kolayca göz ardı edebileceğim bir konu olurdu.

Zihni Çakır’ın iddiaları oldukça dikkat çekici. İddialara göre:

  • Mansur Yavaş, liseyi her sınıfta çift dikiş yaparak 6 yılda tamamladı.
  • Lise sonrası 3 yıl boyunca üniversiteye giremedi.
  • Ankara’da ikamet etmesine rağmen, üniversite sınavına ailesiyle hiçbir ilgisi olmayan Elazığ‘da girdi.
  • Bu şartlar altında, dönemin prestijli fakültelerinden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘ni nasıl kazandığı sorgulanıyor.

Çakır, “Neden o kadar yol gidip Elazığ’da sınava ‘girdin’? Elazığ’daki sorular Ankara’ya göre daha mı ‘kolay’dı?” diyerek konunun garipliğine dikkat çekiyor. Görünen o ki, gazeteci bu işin peşini bırakmayacak ve Yavaş’ın lise arkadaşlarından iddialarını doğrulayan bilgiler toplamış durumda.

Diploma Değil, Tepkiler Önemli

Açıkçası, Mansur Yavaş’ın diploması beni kişisel olarak ilgilendirmiyor. İster Oxford mezunu olsun, isterse sınavına başkası girmiş olsun, bu benim için bir mesele değil. Ancak, bu iddialara karşı muhalif kesimin gösterdiği tepkiler fazlasıyla dikkatimi çekiyor.

Mansur Yavaş hakkındaki iddiaları çürütmek yerine, iddia sahibine “Falanı filanı da araştır da görelim…” şeklinde karşılık veriyorlar. Peki, onları da siz araştırın. Örneğin, Yavaş’ın selefi Melih Gökçek hakkında benzer usulsüzlükler tespit ettiğinizde açıklamanıza engel olan mı oldu?

Hiçbir Usulsüzlük Başkasının Mazereti Olamaz

Bu savunma tarzı, adalete vurgu yapar gibi görünse de aslında iddiaları örtmeye ve karartmaya hizmet eder. Hatta bir nevi, iddiaların dolaylı yoldan kabulü anlamına gelir. Şunu anlamak çok mu zor: Hiçbir usulsüzlük, hiçbir yolsuzluk, hiçbir hırsızlık; başka bir usulsüzlük, yolsuzluk veya hırsızlığın gerekçesi ya da mazereti olarak sunulamaz.