Kastamonu’da Usta Bulmak Neden Bu Kadar Zor?
Yaz aylarını geçirmek için geldiğimiz memleketimiz Kastamonu‘da ciddi bir sorunla karşı karşıyayız: İyi bir usta bulabilmek neredeyse imkansız. Bizim buralarda iyi bir ustayı bulabilene gerçekten aşk olsun. Gazetecinin tatili olmaz derler; gittiğiniz her yerde insanlar sizi yakalayıp memleket meseleleri hakkında yorum yapmanızı istiyor.
Kastamonu’nun köylerinde şaşırtıcı bir şekilde derin siyasi analizler yapılıyor. Bana “Trump döneminin Türkiye’ye etkileri” veya “Trump-Elon Musk kavgasının sonuçları” gibi küresel meseleler bile soruldu. Ancak ben konuyu her zaman günlük hayatın gerçeklerine, yani “usta sıkıntısının sebeplerine” getirmeye çalıştım.
Büyük Bir Kriz: Usta Yok, Hizmet Yok
Gerçekten de bölgede büyük bir “usta krizi” yaşanıyor. Evinizde acil bir tamirat gerektiğinde, örneğin bir elektrik veya su tesisatı arızası çıktığında, usta bulamıyorsunuz. Koskoca ilçelerde birkaç usta var ve onlar da aylar sonrasına randevu veriyor. Bir ustadan randevu istediğinizde en az iki hafta beklemeniz gerekiyor.
Ev Yaptırmanın Önündeki Çifte Engel: Bürokrasi ve Usta Yokluğu
Müstakil arazisine küçücük bir ev veya konteyner koyarak toprakla uğraşmak isteyenler ise iki büyük engelle boğuşuyor: Devletin bürokrasisi ve usta bulma sorunu.
Aşılması Gereken Bürokrasi Duvarı
Bir arkadaşım, arazisine sadece başlarını sokabilecekleri ufacık bir konteyner yerleştirmek istediğinde önüne çıkan zorunlu belgeler listesi şaşırtıcıydı:
- Statik Proje
- Zemin Etüdü
- Laboratuvar Çalışmaları (Fotoğraflarla ayırma, röntgen, karot, çeki deneyi vb.)
- Statik Röleve Projesi
- Temel İçin Teknik Rapor
- Mimari Röleve Projesi
Bu süreç, bir mimar, bir inşaat mühendisi ve bir harita mühendisi bulmayı, her birine ayrı ayrı ödeme yapmayı ve aylarca, hatta bazen yıllarca süren bir uğraşı gerektiriyor. Kabataslak bir hesapla, tek gözlü bir konteyner ev için maliyet en az 1 milyon lirayı buluyor. Kamu otoritesi adeta vatandaşa “Köylerden uzak durun!” diyor.
Usta Kıtlığı ve Serbest Piyasa
Bürokrasiyi aşsanız bile usta bulma sorunu devam ediyor. Piyasada az sayıda usta olduğu için mevcut ustalar adeta kapanın elinde kalıyor. Bu durum, ustaların istedikleri fiyatı talep etmelerine olanak tanıyor. Bu aslında “serbest piyasa ekonomisi”nin bir gereği; az bulunan ve çok talep gören her şeyin fiyatı yükselir.
Sorunun Kaynağı: Eğitim Sistemi ve Mesleksiz Gençlik
Bu sorunun kökeni aslında çok daha derinlerde, eğitim sistemimizde yatıyor. Mecburi eğitimi 12 yıla çıkarıp ülkenin her köşesini üniversitelerle donatırsanız ve gençleri bu okullara yönlendirirseniz, sonuç kaçınılmaz olur. Nüfusun neredeyse onda birini üniversiteli yaparak her tarafı “mesleksiz diplomalı” gençlerle doldurursanız, ara eleman ve usta bulamazsınız.
Bölgede tanıştığım bir iş adamının sözleri durumu özetliyor: “Abi, üniversite mezunu genç iş istiyor. Tanıdık vasıtasıyla geliyor. Bakıyorum, yapabileceği hiçbir iş yok. Çay servisi yapsa onu bile beceremez. Bu çocuğa ne kadar maaş vereyim? Asgari ücret desem ayıp, üstünü versem bana yazık. Asgari ücretlinin bana maliyeti çok yüksek ama karşılığında alabileceğim bir hizmet yok. Vallahi yazık bu çocuklara! Devletimizi yönetenler bunları göremiyor mu?”
Toplumsal Çöküş ve Tuhaf Gerçekler
Sonuç olarak hep birlikte gençlerden, aile kurumunun çöküşünden ve nüfus artış hızının düşmesinden şikâyet ediyoruz. Vatandaş, günlük sorunların çözülmediğini gördükçe işi gırgıra vurup küresel meselelerle ilgilenmeye başlamış gibi. Bir kamu görevlisini ziyaretimde şahit olduğum sahne ise trajikomikti. Gelen bir köylü, çayını içtikten sonra kamu görevlisine şu tuhaf soruyu sordu: “Beyefendi senin maaşın kaç para!” Gerçekten tuhaf bir memleket…