İstanbul’daki Kritik Nükleer Zirve: Avrupa ve İran, Yaptırım Tehdidine Karşı Çözüm Arıyor

İstanbul’da Kritik Nükleer Görüşme: İran ve Avrupa Ülkeleri Masada

İran ve Avrupa’nın önde gelen ülkeleri, Tahran’ın nükleer programı üzerindeki anlaşmazlıkları çözmek ve Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının yeniden devreye girme riskini ortadan kaldırmak amacıyla İstanbul’da bir araya geldi. Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde, İran’ın İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleşen bu toplantı, artan jeopolitik gerilimlerin ortasında kritik bir diplomatik girişim olarak kabul ediliyor. Görüşmede İran’ı, bakan yardımcıları Mecid Tahtrevançi ile Kazım Garibabadi temsil ediyor.

Gündemin Merkezinde “Tetik Mekanizması” Var

Toplantıların ana odağını, 2015’te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen nükleer anlaşmada yer alan ve “snapback” olarak da adlandırılan “tetik mekanizması” oluşturuyor. Bu mekanizma, anlaşmanın taraflarından birinin, İran’ın yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal ettiğini öne sürerek konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) taşımasına olanak tanıyor. Bu sürecin sonunda, daha önce kaldırılmış olan BM yaptırımları 30 gün içinde yeniden uygulanabiliyor.

Avrupa ülkeleri, mekanizmanın süresinin dolacağı 18 Ekim 2025 tarihinden önce bir çözüm bulunamazsa bu hakkı kullanacaklarını belirtiyor. Bu durum, diplomatik bir çözüm için zamanın daraldığını gösteriyor.

Nükleer Krizin Geçmişi ve Türkiye’nin Rolü

İran’ın nükleer programına ilişkin endişeler 2000’lerin başında artmış ve 2006-2010 arasında BMGK tarafından bir dizi yaptırım kararı alınmıştı. Bu dönemde BMGK geçici üyesi olan Türkiye ve Brezilya, Mayıs 2010’da, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun Türkiye’ye gönderilmesini öngören Tahran Deklarasyonu ile diplomatik bir çözüm girişiminde bulunmuştu. Ancak bu anlaşma Batılı ülkelerce kabul görmemiş ve daha ağır yaptırımlar getirilmişti.

Anlaşma, Çekilme ve Artan Gerilim

2013’te Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanı olmasıyla başlayan diyalog süreci, 14 Temmuz 2015’te KOEP’in imzalanmasıyla sonuçlandı. Anlaşma uyarınca İran nükleer faaliyetlerini sınırlarken, karşılığında yaptırımlar kaldırıldı.

Ancak 2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump, ülkesini tek taraflı olarak anlaşmadan çekti ve yaptırımları geri getirdi. Avrupa ülkelerinin bu durumu dengeleme çabaları yetersiz kalınca, İran da anlaşmadaki taahhütlerini aşamalı olarak askıya aldı ve uranyum zenginleştirme oranını anlaşmada belirtilen yüzde 3,67 seviyesinden yüzde 60’a kadar yükseltti.

Avrupa’dan “Snapback” Tehdidi ve İran’ın Yanıtı

İngiltere, Fransa ve Almanya, nükleer soruna istenen çözüm bulunamazsa ağustos sonuna kadar tetik mekanizmasını işleteceklerini duyurdu. İran ise bu tehdide karşı, ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle Avrupalı tarafların anlaşmadaki “katılımcı” statülerini yitirdiğini ve bu nedenle mekanizmayı işletme yetkilerinin olmadığını savunuyor.

Yaptırımlar Geri Dönerse Ne Olur?

Taraflar arasında uzlaşma sağlanamaz ve tetik mekanizması devreye sokulursa, 2006-2010 yılları arasında uygulanan BMGK kararları yeniden yürürlüğe girecek. Olası yaptırımlar şunları içeriyor:

  • Silah ambargosunun yeniden uygulanması.
  • İran’ın nükleer başlık taşıyabilen füze geliştirmesinin yasaklanması.
  • Yüzlerce kişi ve kuruma yönelik mali kısıtlamalar ve seyahat yasakları.
  • Üye ülkelere İran’a giden ve gelen sevkiyatları denetleme yetkisi veren 1929 sayılı BMGK kararı.

İranlı yetkililer ise yaptırımların geri dönmesi halinde Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) çekilebilecekleri uyarısında bulunuyor. Bu nedenle İstanbul’daki görüşmeler, krizi derinleştirecek bu senaryodan kaçınmak için son diplomatik fırsatlardan biri olarak görülüyor. Kalıcı bir çözüm için ise ABD’nin de sürece dahil olması gerektiği belirtiliyor.