İran ve Batılı Güçler Arasında Nükleer Müzakereler Yeniden Başladı
İran ile Almanya, İngiltere ve Fransa arasında kritik nükleer görüşmeler, İstanbul’daki İran Büyükelçiliği’nde başladı. Görüşmelerin hemen öncesinde, 25 Temmuz’da İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ülkesinin uranyum zenginleştirme hakkından kesinlikle vazgeçmeyeceğini vurguladı. Arakçi, İran’ın nükleer programına yönelik endişeleri gidermek için her zaman makul bir diyalog zeminine hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
Toplantılara katılan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi ise BBC News Farsça’ya yaptığı açıklamada, müzakereler için üç temel ön koşulları olduğunu belirtti. Bu koşullar şunlardır:
- ABD’nin, İran’ın güvenini yeniden kazanması.
- Müzakerelerin, askeri harekat gibi gizli hedefler için bir araç olarak kullanılmaması.
- Zenginleştirme dahil olmak üzere, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması kapsamındaki haklarının tanınması.
Peki, yıllardır uluslararası diplomasinin merkezinde yer alan ve İran’ın ısrarla sürdürdüğü bu uranyum zenginleştirme işlemi tam olarak nedir ve neden bu kadar önemlidir?
Uranyum Zenginleştirme Nedir ve Neden Yapılır?
Uranyum zenginleştirmenin temel amacı, doğal uranyum elementinin içinde bulunan ve nükleer fisyon (atomun parçalanması) için elverişli olan uranyum-235 (U-235) izotopunun oranını artırmaktır. Doğada bulunan uranyumun yalnızca %0,7‘si U-235’ten oluşurken, geri kalan büyük kısım U-238 izotopudur.
Kullanım Alanlarına Göre Zenginleştirme Oranları
Uranyumun kullanım amacı, gereken zenginleştirme seviyesini belirler:
- Nükleer Enerji Santralleri: Reaktörlerde enerji üretimi için U-235 oranının %2 ila %3 seviyesine çıkarılması yeterlidir.
- Araştırma Reaktörleri: Bilimsel araştırmalarda kullanılan yüksek derecede zenginleştirilmiş uranyumda bu oran %20‘yi aşar.
- Nükleer Silahlar: Nükleer silah yapımında kullanılacak uranyumun ise en az %90 oranında zenginleştirilmiş olması gerekmektedir.
Uranyum Zenginleştirme Yöntemleri Nelerdir?
Uranyum zenginleştirmek için en yaygın kullanılan iki ana yöntem bulunmaktadır. Bu süreç, uranyumun önce uranyum heksaflorür gazına dönüştürülmesiyle başlar.
1. Gaz Santrifüjleri
Bu yöntemde, uranyum heksaflorür gazı, silindir şeklindeki ve çok yüksek hızlarda dönen santrifüj cihazlarına verilir. Dönmenin etkisiyle, daha ağır olan U-238 atomları silindirin çeperlerine doğru itilirken, daha hafif olan U-235 atomları merkezde toplanır. Ağır U-238 dipten çekilirken, merkezde biriken U-235 bir sonraki santrifüje aktarılır. Bu işlem, istenen zenginlik oranına ulaşılana kadar bir dizi santrifüjde defalarca tekrarlanır.
Bu işlemlerden arta kalan ve U-235 izotopu tamamen ayrıştırılmış olan U-238’e seyreltilmiş uranyum denir. Bu ağır ve düşük seviyede radyoaktif materyal, zırh delici mermiler gibi askeri mühimmatlarda kullanılır.
2. Gazlı Difüzyon
Diğer bir yöntem olan gazlı difüzyonda ise U-235 ve U-238 molekülleri içeren gaz, gözenekli bir zardan geçirilir. Daha hafif olan U-235 izotopları, zardan bir miktar daha hızlı hareket eder ve geçme olasılıkları daha yüksektir. Bu süreç de istenen saflıkta U-235 elde edilene kadar tekrarlanır.
ABD-İran Gerilimi ve Nükleer Tesisler
ABD’nin 22 Haziran’da İran’ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırı düzenlediği bildirilmişti. Ancak, Amerikan Savunma Bakanlığı’ndan sızdırılan bir istihbarat raporu, saldırının ciddi bir hasara yol açmadığını ortaya koydu. Buna rağmen dönemin ABD Başkanı Donald Trump, saldırıda tesislerin tamamen yok edildiği konusunda ısrarını sürdürmüştü.
Beyaz Saray, raporun “istihbaratçılar arasındaki düşük seviyeli bir ezik” tarafından sızdırıldığını iddia etti.
Pentagon’un raporuna göre, İran’ın nükleer programı sadece birkaç aylık bir gecikmenin ardından faaliyetlerine devam edebilecek kapasitededir. Raporda özellikle, uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü Fordo nükleer tesisinin yeraltındaki bölümünün saldırıdan hasar almadığı belirtilmiştir.