İstanbul Bilgi Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü’nde, Dr. Ali Deniz Dalgıç’ın akademik danışmanlığında yürütülen bir proje ile kara lahananın meme kanseri hücreleri üzerindeki tedavi edici potansiyeli kanıtlandı. Bölüm öğrencileri Ayşe Nilay Seyhan ve Dilay Fatoğlu tarafından gerçekleştirilen bu çalışma, dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu.
Karadeniz kökenli iki genç araştırmacı olan Seyhan ve Fatoğlu, karalahananın sağlık alanındaki faydalarını bilimsel bir yaklaşımla inceledi. Bu incelemeler neticesinde, elde ettikleri özüt ile zenginleştirilmiş özel biyomalzemeler ürettiler. Bu malzemenin temel hedefi, meme kanseri cerrahisi sonrasında hastalığın yeniden ortaya çıkma olasılığını en aza indirmektir. Tasarlanan jel formundaki biyomalzemenin, vücutta zamanla kontrollü bir şekilde bölgesel salınım yaparak kanserli hücre popülasyonunda bir azalmaya neden olduğu görüldü. Eş zamanlı olarak, bu biyomalzemenin sağlıklı hücrelerin büyümesini teşvik ederek ameliyat sonrası yara iyileşme sürecini de desteklediği saptandı. Dolayısıyla, geliştirilen bu materyal hem kanser karşıtı bir etki sergilemekte hem de iyileşmeyi hızlandırıcı bir rol üstlenmektedir.
Araştırmanın somut bulgularına göre, karalahana özütünün üç günlük bir etkileşim periyodu sonunda kanserli hücrelerin canlılığını %50 oranında düşürdüğü gözlemlendi. Diğer yandan, aynı özütün sağlıklı hücreler üzerinde bir ve üç günlük uygulamalar neticesinde %120’lik bir canlılık artışı sağladığı tespit edildi. 7 gün süren etkileşim testlerinde ise karalahana özütü barındıran jel biyomalzemelerin, meme kanseri hücre canlılığını %30’a varan seviyelerde azalttığı belirlendi. Doğadan esinlenerek geliştirilen bu inovatif yaklaşım, gelecekte yürütülecek daha ileri düzey araştırmalar ve klinik çalışmalar aracılığıyla hastalar için güvenli ve tesirli destekleyici tedavi seçenekleri sunma amacı taşımaktadır.
Karalahana projesini hayata geçiren bilim insanları Dilay Fatoğlu ve Ayşe Nilay Seyhan, çalışmalarının özgünlüğünü şu ifadelerle belirtti: “Karalahana gibi sebzelerinin biyoaktif bileşikleri üzerinde yapılan çalışmalar, kanser hücreleri üzerinde olumlu etkiler göstermiştir. Ancak bizim projemizin yenilikçi yönü, bu bileşiklerin lokal ilaç salınım sistemleriyle kombine edilerek tedavi etkinliğinin artırılmasına yönelik bir model olmasıdır”.