Toplumsal Bir Yara: Kadın Cinayetleri ve Mücadele Yöntemleri
Türkiye’de art arda gelen kadın cinayeti haberleri, toplumun vicdanında derin yaralar açmaya devam ediyor. Bu vahşete dur demenin en temel mücadele alanlarından biri olarak ise çocuk yetiştirme pratikleri öne çıkıyor. Özellikle annelerin, gelecekte hemcinslerine zulmedecek, hatta onların yaşam hakkını elinden alacak erkek çocukları yetiştirmeme sorumluluğu kritik bir önem taşıyor.
Erkek Çocuk Yetiştirmede Yapılan Hatalar
Birçok ailede erkek çocukları adeta birer “prens”, “aslan” veya “koç” olarak görülüyor. Bu durum, çocuğun evin şımarık bir bireyi haline gelmesine ve kendini her şeyin merkezinde görmesine neden olabiliyor. Bir kız çocuğu babası ve torunu dedesi olarak bu durum karşısında duyulan öfke ve çaresizlik, sokaklarda isyan etme isteği doğuruyor.
Kadın cinayetlerinin altında yatan nedenler incelendiğinde, birçoğunun kadının özgürlüğünü talep etmesi ya da partnerine “yeter, seni istemiyorum” demesinden kaynaklandığı görülüyor. Bu, erkek egemen zihniyetin en tehlikeli sonuçlarından biridir.
Çözüm İçin Atılması Gereken Adımlar
1. Hak ve Özgürlüklerin İçselleştirilmesi
Bir kadının haklarına öncelikle insan hakları çerçevesinde bakılması ve onun da en az karşı cins kadar kendi kararlarını alma özgürlüğüne sahip olduğunun toplumun her kesimi tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Bu noktada en büyük görev, erkek annelerine düşmektedir. Anneler, oğullarını yetiştirirken karşı cinsin bu temel hakkını içselleştirmelerini sağlamalıdır. Unutulmamalıdır ki, şiddete uğrayan veya katledilen her kadın, bir başka annenin kızıdır.
2. Hukuki ve Psikolojik Yaptırımlar
İtalya’da kadın katillerine yönelik çıkarılan özel hukuk uygulamalarının bir benzerinin Türkiye’de olmaması, adalet arayışındaki acıyı daha da artırmaktadır. Eşine, sevgilisine veya sevdiğini iddia ettiği kadına şiddet uygulayan bir kişi, en az bir akıl hastası olarak görülmeli ve toplumdan tecrit edilmelidir. Bu kişiler, ömürlerinin geri kalanını tek başlarına geçirmelidir.
“Ya benimsin ya toprağın” gibi psikopatça bir düşünceye sahip olanların, bu taleplerinin doğrudan kendileri için geçerli olması en doğru adalet olacaktır. Bu tür suçlular için geri kalmış toplumlardaki “taşlama” cezasının bile hafif kalacağı düşüncesi, konuya duyulan öfkenin bir yansımasıdır.
UNUTMAYIN… Bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık. Bugün ÇEVRE, DÜNYA BARIŞI, HAK, ADALET İÇİN VE CEHALETE KARŞI bir şeyler yapmış olmanızı diliyorum.