LGS ve YKS Sonrası Tercih Maratonu: Öğrenciler ve Aileler İçin Kritik Süreç
Milyonlarca öğrenci için LGS ve YKS sınav maratonu sona erse de, zihinlerdeki yarış tercih dönemiyle devam ediyor. Bu süreç, sadece bir okul seçimi olmanın ötesinde, yoğun kaygı, belirsizlik ve duygusal yüklerle dolu bir mücadeleye dönüşüyor. Öğrencilerin ve ailelerin duygusal dayanıklılığının test edildiği bu dönemde, gençleri stresten koruyarak sağlıklı kararlar almalarını nasıl sağlayabiliriz? Konuyu Uzman Psikolog Tuğba Yağan ile mercek altına aldık. Unutulmamalıdır ki, bir çocuğun değerini aldığı puan ya da kazandığı okul değil, gösterdiği emek ve sahip olduğu karakter belirler. Gerçek destek, sonuca değil sürece odaklanan bir yaklaşımla mümkündür.
Tercih Döneminde Öğrencilerin Yaşadığı Yoğun Duygular
Uzman Psikolog Tuğba Yağan, sınavlar bitse de duygusal etkinin sürdüğünü belirtiyor. LGS ve YKS gibi büyük sınavlar sonrası öğrenciler, akademik yükün yanı sıra psikolojik olarak da zorlanabiliyor. Yağan’a göre bu dönemdeki en baskın duygu gelecek kaygısı.
“Beklentiler, toplumsal baskılar ve belirsizlik hissi genç zihinleri derinden etkiliyor. ‘Acaba kaç alacağım?’, ‘Yerleşebilecek miyim?’, ‘Hayatım ne olacak?’ gibi sorular zihinleri meşgul ederek yoğun bir belirsizlik yaratıyor. Bu durum, gençlerin gelecekleri üzerinde kontrolleri olmadığı hissine kapılmasına neden olan ciddi bir stres faktörüdür. Araştırmalar, belirsizliğe toleransı düşük bireylerin sınav sonrası anksiyete düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.”
Aileler Çocuklarına Nasıl Yaklaşmalı: Rehber mi, Kararsız mı?
Peki, aileler bu süreçte nasıl bir tutum sergilemeli? “Sen bilirsin” demek mi, yoksa yönlendirmek mi daha doğru? Tuğba Yağan, ailenin yol gösterici bir rehber rolü üstlenmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle ne istediğini bilemeyen, meslekler hakkında fikri olmayan veya hayal kurmayı unutmuş gençler için bu destek hayati önem taşıyor.
“Ailenin, çocuğunun zihninde geleceğini canlandırmasına, hangi okulun onu heyecanlandıracağını bulmasına yardımcı olması çok kıymetli. ‘Bu hayatta sen neye layıksın?’ sorusunu sormasını teşvik etmek ve neyle uğraşırsa mutlu olacağına dair hayal kurmasına destek olmak önemlidir. Anne-babaların başarıyı puanla değil, emek ve niyetle ölçmesi gerekir. Çocuklar, değerlerini sınav sonucuyla değil, ebeveynlerinin gözlerindeki şefkat ve destekleyici tutumla anlamalıdır.”
Ailelerin Kaçınması Gereken Psikolojik Hatalar
Sonuçtan Çok Sürece Odaklanmak Şart
Ailelerin farkında olmadan yaptığı en büyük hatalardan biri, kendi gerçekleşmemiş hayallerini çocukları üzerinden yaşama isteğidir. Yağan, “Bazen anne-babanın hayalindeki çocuk ile gerçekteki çocuk aynı kişi olmayabilir. Bu durum, çocuğa gerçek dışı hedefler yükleyerek onu cesaretlendirmek yerine; başarısızlık korkusu, ailesini hayal kırıklığına uğratma kaygısı ve yetersizlik hissine neden olabilir” diyor. Bir diğer yaygın hata ise motive etme amacıyla yapılan psikolojik baskı ve kıyaslamadır. Çocukları arkadaşlarıyla veya başkalarının çocuklarıyla kıyaslamak, özgüvenlerini ciddi şekilde zedeleyebilir.
İdeal ebeveyn profili; çocuğunu tanıyan, hayallerini dinleyen, seçeneklerin artı ve eksilerini anlatan, gerçekçi hedefler belirlemesine yardımcı olan ve en önemlisi sonuçtan çok sürece odaklanan bir profildir. Hem terapistlerin hem de gençlerin görmek istediği, ihtiyaç duyulduğunda yanında olduğunu hissettiren bu destekleyici tutumdur.
Sosyal Medya Kıyaslaması ve Dijital Detoks Önerisi
Sosyal medyada herkesin yüksek puanlarını paylaştığı bu dönemde gençler kendilerini kolayca başarısız hissedebilir. Sosyal karşılaştırma teorisine göre insanlar kendilerini başkalarıyla kıyaslama eğilimindedir ve bu, gençlerde duygusal kırılganlığa yol açar. Uzman Psikolog Tuğba Yağan, bu dönemde dijital detoks yapmanın gençlere iyi geleceğini belirtiyor. Kendi süreçlerine odaklanmak, başarı temalı içeriklerden uzak durmak ve “kendinle kıyasla” prensibini benimsemek, bu zorlu süreçle başa çıkmada yardımcı olacaktır. Eğer bu duygular uzun süreli strese dönüşürse, profesyonel psikolojik destek almak en doğru adımdır.
Başarı Sadece Yüksek Puan Mıdır?
Başarıyı yalnızca yüksek puana indirgemek, çocuklarda “başarısızım, beceremedim” gibi inançlara yol açarak ruhsal travma etkisi yaratabilir. Bu durum yetersizlik, düşük özgüven ve depresyona neden olabilir. Yağan, gerçek başarının tanımını şöyle yapıyor: “Önemli olan kaç puan aldığınız değil. Sınav sürecindeki çabanız, emeğiniz ve özeniniz bir başarıdır. Geleceğinizden vazgeçmemek bir başarıdır. Kendi kapasitenizin en iyi versiyonuna ulaşmak sizin başarınızdır.”
“Yanlış Tercih Hayatımı Mahveder” Düşüncesiyle Nasıl Başa Çıkılır?
“Tercih yanlış olursa hayatım mahvolur” şeklindeki karamsar düşüncelerle başa çıkmak mümkündür. Beklenti ile gerçeği ayırt etmek ve olumlu senaryolara odaklanmak önemlidir. Tuğba Yağan, “Bir insan kendini öyle bir geliştirebilir ki, ne okuduğu okul ne de seçtiği meslek hayatını mahvedebilir. Kendini geliştiren ve inandığı alanda başarılı olan bir insan için mezun olduğu bölümün önemi azalır. Unutmayın, birçok kişi okuduğu bölümün işini yapmıyor. Geleceği kontrol etmeye çalışmak yerine bugünkü adımlarınıza odaklanın” diyerek sözlerini tamamlıyor.