Türkiye’nin Dijital Arenası: Politik Zorbalık, Yangın Dezenformasyonu ve Toplumsal Yorgunluk

Türkiye’nin Orman Yangınlarıyla Mücadelesi ve Artan Kapasitesi

Geçtiğimiz Cumartesi günü, Türkiye genelinde 84 farklı noktada orman yangını meydana geldi. Devlet ve milletin ortak çabasıyla bu yangınlara karşı amansız bir mücadele verilirken, bu süreçte maalesef kayıplar da yaşandı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, şeffaf bir yönetim anlayışıyla kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirirken, diğer bakanlar ve devlet yetkilileri de sahadaki ekiplerle birlikte yoğun bir çaba sarf etmektedir.

Türkiye, yangın söndürme ekipmanları konusundaki kapasitesini son yıllarda önemli ölçüde artırmıştır. Özellikle İHA ve erken tespit sistemleri alanında dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Hava gücü kapasitesi açısından ise genel sıralamalarda dördüncü konumdadır. 2002 yılında havadan yalnızca 73 ton su atma kapasitesine sahip olan Türkiye, bugün bu kapasiteyi 27 uçak ve 105 helikopter ile toplamda 438 tona çıkarmıştır.

Sosyal Medyada Yükselen Politik Dijital Zorbalık

İklim değişikliğinin küresel etkileriyle birlikte, sadece Türkiye değil, ABD, Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler dahi aylarca süren yangınlarla mücadele etmektedir. Bu gerçeklere rağmen, sosyal medyada bazı muhalefet partisi yetkilileri ve aktivistler, tatil beldelerinden bilinçli bir şekilde dezenformasyon yaymaktadır. Sıklıkla şu tür eleştirilerle ahkam kesilmektedir:

“Falanca yangına niçin havadan müdahale edilmiyor?”

Bu kişiler, gece uçuşu gibi operasyonel koşulların hava araçlarının kullanımını kısıtladığını bilmelerine rağmen, kasıtlı olarak bir karalama kampanyası yürütmektedir. Bu durum, politik dijital zorbalık olarak adlandırılabilir. Amaçları ise koordineli tepkiler yaratarak linç kültürü oluşturmak, insanları susturmak ve kendi çizgilerine çekmektir.

Muhalefet ve Yolsuzluk İddialarındaki Çifte Standart

Politik dijital zorbalığın en belirgin örneklerinden biri, son dönemde CHP’li belediye başkanları ve yöneticilerinin rüşvet, irtikap ve yolsuzluk gibi ciddi suçlamalarla tutuklanması sonrası sergilenen tavırdır. Geçmişte iktidara yönelik liyakat ve yolsuzluk eleştirilerini dilinden düşürmeyen çevreler, konu kendi yerel yöneticileri olunca bu kavramları görmezden gelmektedir.

CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk, torpil ve liyakatsizlik haberleri yayıldığında, eleştirileri engellemek için şu tür refleksler gösterilmektedir:

“Zamanı mı şimdi?”, “Bu tür eleştiriler iktidarın ekmeğine yağ sürer.”

Bu yaklaşımla, yolsuzluğun kendisi değil, bu durumun iktidarın bir yargı müdahalesi olarak etiketlenmesi hedeflenmektedir. Böylece muhalefet için bir dokunulmazlık alanı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Toplum ve Gençler Üzerindeki Etkileri: Dijital Yorgunluk

Bu dijital zorbalığın en büyük mağdurlarından biri gençlerdir. Zaten bir dijital yorgunluk yaşayan gençler, politik zorbalığa maruz kaldıkça siyasetten daha da uzaklaşmaktadır. Muhalif enerjiyi tekelleştirme çabası, sadece gençlerde değil, toplumun genelinde de bir bıkkınlık yaratmıştır. Muhalefetin dijital alanda oluşturduğu bu aşırı baskının artık geri tepmeye başladığı gözlemlenmektedir.