Küresel turizm sektörü toparlanma sürecine girerken, Amerika Birleşik Devletleri bu eğilimin tam tersi bir yönde ilerleyerek 2025 yılında önemli bir gerilemeyle yüzleşiyor. Dünya genelindeki turizm gelirleri artış gösterirken, ABD bu pozitif tablonun dışında kalan tek ülke olarak dikkat çekiyor. Bloomberg tarafından paylaşılan verilere göre, ABD’nin bu sene turizmden kaynaklanan gelir kaybının 12,5 milyar doları bulması öngörülüyor. Yıl sonu itibarıyla ziyaretçi harcamalarının 169 milyar dolar seviyesinin altına inmesi beklenirken, bu durum bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %7’lik bir daralmaya tekabül ediyor.
Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) ile Oxford Economics tarafından yürütülen kapsamlı bir analize göre, incelenen 184 ülke arasında 2025 yılında turizm gelirlerinde azalma yaşanması beklenen yegane ülke ABD’dir. Bu endişe verici tabloyu WTTC Başkanı Julia Simpson, “Diğer ülkeler kapılarını ziyaretçilere açarken, ABD adeta ‘kapalıyız’ mesajı veriyor” sözleriyle çarpıcı bir şekilde özetledi.
Ekonomistler, yaşanan bu kaybın yalnızca finansal boyutuna değil, aynı zamanda yapısal kökenlerine de dikkat çekiyor. ABD’nin turistik çekiciliğini kaybetmesinin temelinde, artan seyahat masrafları, caydırıcı ve karmaşık vize prosedürleri ile “Önce Amerika” politikalarının yarattığı olumsuz algı yatıyor. Bu durumun bir yansıması olarak, özellikle Almanya, İngiltere ve Güney Kore gibi kilit pazarlardan gelen turist sayılarında çift haneli gerilemeler gözlemleniyor. Ekonomik daralmanın yansımaları, New York gibi dev turizm metropollerinden Kanada sınırındaki bölgelere kadar geniş bir alanda hissediliyor. Sadece New York City için yapılan projeksiyonlar, 2025 senesinde 4 milyar dolarlık bir gelir kaybı yaşanacağını ve kente gelen uluslararası ziyaretçi sayısının 800 bin kişi azalacağını gösteriyor.
Uzmanların tahminlerine göre, ABD turizminin salgın öncesi seviyelerine yeniden ulaşması, en iyimser senaryoda bile 2030 yılını bulabilir. Dahası, yürürlüğe giren yeni regülasyonlar ve vize ücretlerine yapılan zamların, bu toparlanma sürecini daha da yavaşlatmasından endişe ediliyor. Netice itibarıyla, dünya genelinde turizm sektörü yeniden canlanırken, Amerika Birleşik Devletleri’nin uyguladığı politikalar nedeniyle küresel akışın dışında kalarak kendi kendini tecrit ettiği bir tablo ortaya çıkıyor.