86 Yıllık Klasik, Teknolojiyle Yeniden Doğuyor
Sinema tarihinin unutulmaz eserlerinden biri olan ve 1939 yılında vizyona giren Oz Büyücüsü (Wizard of Oz), Dorothy’nin epik macerasını günümüz teknolojisiyle buluşturuyor. Tam 86 yıl sonra, bu kült film yapay zeka kullanılarak baştan sona yeniden tasarlandı ve sinemaseverlere eşsiz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.
Sphere’de Devrim Niteliğinde Bir Gösterim: 16K Çözünürlük
Bu özel restorasyon, Las Vegas’ın devasa gösteri merkezi Sphere‘de izleyiciyle buluşacak. Proje, filmi sadece dev ekrana uyarlamakla kalmıyor, aynı zamanda 160.000 metrekarelik LED ekranda 16K çözünürlükte bir görsel şölen vaat ediyor. Bu, Sphere’de gösterilecek ilk klasik film olma özelliğini taşıyor ve yapay zeka desteğiyle neredeyse baştan yaratılmış bir sinema deneyimi sunmayı hedefliyor.
Yapay Zeka Destekli Restorasyonun Perde Arkası
CBS Sunday Morning programında açıklanan projenin detaylarına göre, 2.000 kişilik dev bir ekip, filmin çözünürlüğünü artırmak ve orijinal kareleri genişletmek için yapay zekâdan faydalandı. Bu süreçte sadece görüntü kalitesi artırılmakla kalmadı, aynı zamanda yeni sahneler ve mevcut sahnelerin çok daha geniş açılı versiyonları oluşturuldu.
“Outpainting” Tekniği ile Sınırlar Genişliyor
Restorasyonda “outpainting” adı verilen özel bir teknik kullanıldı. Bu teknikle yapay zeka, orijinal çerçevenin dışında kalan alanları hayal ederek tamamlıyor. Örneğin, orijinal filmde Dorothy’nin amcası sahneye sonradan girerken, genişletilmiş yeni versiyonda karakterin sahnenin kenarında sürekli olarak görüldüğü ve yapay zekanın ona yeni bir performans tasarladığı belirtiliyor.
Turner Classic Movies sunucusu Ben Mankiewicz durumu şöyle özetliyor: “Dorothy’nin grenli bir yakın planı, zengin detaylarla yeniden oluşturuluyor ve ardından outpainting ile Korkuluk’un tamamı, Sarı Tuğlalı Yol ve Oz Dağları ekranda beliriyor.”
Benzer şekilde, oyuncuların mevcut performansları genişletilerek sahneler yepyeni bir kadrajla sunuluyor.
Amaç: Filmin Ruhuna Sadık Kalmak
Yapılan açıklamalarda, projenin filmin özüne tamamen sadık kaldığı vurgulanıyor: “Amacımız filmi değiştirmek değil, sizi sanki çekim stüdyosunun içindeymişsiniz gibi filmin içine çekmek.” Bu yenilikçi restorasyon, klasik bir eseri modern teknolojiyle birleştirerek izleyicileri filmin dünyasına daha önce hiç olmadığı kadar dahil etmeyi amaçlıyor.