Aygün Attar, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “HDP Diyarbakır milletvekili Garo Paylan, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği bir basın toplantısıyla, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı ve Türkmenistan ziyaretinde doğal gaz konusunun öncelikli gündem olmasını şiddetle tenkit ederek, Güney Kafkasya’da barış adına Türkiye Devlet Başkanı’na kendi ölçüsünde bir sorumluluk çağrısı yöneltmiş. Aslında, Kandil ve çevresinde oldukça tanınan ve Ermeni diasporasının sözcülüğünü üstlenen sözde vekil Paylan’ın asıl meselesi Güney Kafkasya’da barış falan değildir. Bu durum, doğrudan doğruya Türk Devletleri Teşkilatı’nın mevcudiyetinden ve Türkiye, Azerbaycan ile Türkmenistan’ın Avrupa’ya gaz nakli konusundaki iş birliğinden duyduğu derin rahatsızlığın bir yansımasıdır. Anlaşılan o ki, Türkmen gazı henüz gelmeden bazılarında ciddi rahatsızlıklar baş göstermiş.
Eğer Garo Paylan, Güney Kafkasya’da barışı bu denli samimiyetle arzuluyor olsaydı, geçen 30 yıllık süre zarfında en az bir defa Ermenistan’a Azerbaycan topraklarını terk etmesi yönünde bir çağrı yapar ve bu işgali eleştirirdi! Ancak Garo Paylan bunu yapmak bir yana, kahraman Azerbaycan halkının meşru savunma hakkını kullanarak 2020 yılında Zaferle sonuçlandırdığı 44 günlük vatan savaşı esnasında bile Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olan Karabağ’ı farklı bir devletmiş gibi sunmaktan çekinmeyerek asıl kimliğini gözler önüne sermiştir.
Vatandaşı olduğu ülkenin değil de adeta Ermenistan’ın bir milletvekili gibi hareket etmeyi ve Erivan güdümlü politikalar izlemeyi bir alışkanlık edinen Garo Paylan, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkmenistan ziyaretinin doğalgaz meselesine odaklanmasını” keskin bir dille eleştirmiştir. Paylan, sözlerini “Kafkaslardaki kalıcı barışı, bölgedeki Türkmen ve Azeri gazına feda etmeyin” diyerek sürdürmüştür.
Paylan, “Ermenistan-Azerbaycan arasında tansiyon tırmanıyor. Hatta bir çatışma olasılığı mevcut. Karabağ yönetimi ile Azerbaycan yönetimi arasındaki diyalog da pozitif bir yönde ilerlemiyor” şeklinde konuşarak Sayın Cumhurbaşkanımızı taraf tutmakla itham etmiştir.
Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında olmasına karşın açıkça Ermeni lobisi adına faaliyet yürüten bu Garo Paylan’ın, Türkmen gazının Azerbaycan aracılığıyla Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya taşınmasından niçin bu kadar rahatsız olduğunu biliyor musunuz? Çünkü bu şahıs, köklü bir Türk karşıtıdır. Kendisini Agos gazetesinde Ermeni diasporasının propagandasını yaptığı dönemlerden tanırım. Hatta 1 Mayıs 2017 tarihinde Kanada merkezli Horizon Weekly’e verdiği bir mülakatta sarf ettiği “Türkiye’de soykırım yapıldığı ve bu soykırımın halen sürdüğü” şeklindeki ifadeleri sebebiyle hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştum. Savcılık, milletvekili dokunulmazlığı gerekçesiyle dosyayı Adalet Bakanlığı’na sevk etmiş, Bakanlık da şikayetimi yerinde bularak Garo Paylan’ın TCK 301. maddede belirtilen “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Alenen Aşağılama” ve “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlarını işlediğine dair yeterli kanıt bulunduğunu belirterek dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM’ye fezleke göndermişti.
Benim gibi milyonlarca vatandaşın vergileriyle ödenen maaşını ve yolluklarını, pervasızca Türkiye aleyhine propaganda yapmak, PKK ve Ermeni milliyetçiliğini yaymak için kullanan ve kendini demokrat olarak lanse eden bu şahsa, basın toplantısında yöneltilmeyen bazı soruları bu yazım aracılığıyla sormak istedim… Ey gafil, öncelikle Güney Kafkasya’da ve bütün bölgede barış ve istikrarı bozanlar senin etnik kökünden gelenlerdir. Asıl suçlu, 2020’de barış için atılan imzalara sadık kalmayan Ermenistan’dır. Türkmen gazının bölgedeki gerilimle hiçbir ilgisi yoktur. Tek suçlu, başkalarının dolduruşuna gelip kendi emelleri uğruna Karabağlı Ermenileri de ateşe atan Ermenistan yönetimidir!
Basın toplantısında gafletle değil, hıyanetle söylediğiniz “Karabağ yönetimi ile Azerbaycan yönetimi arasındaki görüşmeler de olumlu yönde sürmüyor” ifadesine gelince; bu kavram, yıllardır manevi neferi olduğunuz Ermeni diasporasının dilidir. “Karabağ yönetimi” diye bir yapı yoktur; Karabağ, Azerbaycan’dır. Söylediğiniz tek doğru şey, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşmelerin olumlu gitmediğidir. Bu doğrudur, fakat bunun sebebi, imzasının arkasında durmayıp Moskova’da, Fransa’da ve ABD’de farklı konuşan sizin değişken Paşinyan’ınızdır. Türkiye ile Ermenistan arasında başlatılan normalleşme sürecinin ilerleyememesinin sebebi de budur. Türkiye’nin İstanbul-Erivan uçak seferleri dahil tüm iyi niyetli adımlarına karşılık Ermenistan tarafından yalnızca laf üretilmekte; icraata gelindiğinde ise her zamanki gibi yan çizilmektedir.
Gelelim Garo Paylan’ın Meclis kürsüsünden ve televizyon programlarından “irşat ettiği” bazı “insani” meselelere ve her fırsatta yurt içinde ve dışında büyük bir belagatle dile getirdiği “Ailemin ve halkımın yaşadığı büyük felaketi hep soykırım olarak tanımladım” beyanlarına. Gerçek bir demokrat ve vicdan sahibi olduğunu iddia eden Paylan, o duygusal açıklamalarına neden bir zamanlar nüfusunun yüzde yetmişi Türk olan İrevan’da bugün tek bir Türk’ün bile kalmadığını eklemiyor? Neden Hocalı Soykırımı’ndan hiç bahsetmiyor? 4 nesil önce yaşandığı iddia edilen “ailesinin ve halkının büyük felaketi”ni anlatırken, neden benim gibi son 30 yılda vatanını terk etmek zorunda kalmış Türk ailelerinden ve onların yakın tarihteki trajedilerinden söz etmiyor? Neden Zengezur’un, Rus Bolşevikler tarafından Ermenilerin talebiyle Azerbaycan’dan nasıl zulümle koparıldığını, son 30 yılda Ermenistan işgali altındaki topraklardan sürülen bir milyon Azerbaycanlı hakkında tek bir kelime etmiyor? Hani “demokrat”tı?
Babamın Ermeniler tarafından tahrip edilmiş mezarı ortadayken, çocukluğuma ve aileme ait her şey Türk kimliğim nedeniyle Garo Paylan’ın savunduğu ve koruduğu terörist soydaşları tarafından benden çalınmışken, o, tüm bunların sorumlusu olan ve Hocalı Soykırımı’ndaki masum bebeklerin katili olmakla övünen Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dan Ermeni diasporasına üstün hizmet madalyası alıp bu Büyük Millet Meclisi’nde vekillik yapabilmektedir. Bu durum, her fırsatta eleştirdiği ve yurt dışındaki her konuşmasında nefretle saldırdığı Türkiye’nin ne kadar büyük ve hoşgörülü olduğunun kanıtıdır. Bu hoşgörünün binde birini gösterebilecek başka bir ülke örnek verebilir misiniz?
Garo Paylan’a son bir retorik soru: Basın toplantısında Azerbaycan’ın güya “maksimalist beklentilerle Zengezur koridorunu isterim, Karabağ’daki Ermenilere hiçbir hak vermem anlayışında olduğuna” dair ifadeniz, Kim Kardaşyan ile yaptığınız bir istişarenin neticesi midir? Zira Zengezur koridoru hakkındaki bu açıklamanız, bir siyasetçiden çok, Kardaşyan takipçilerinin sığlığı düzeyindedir. Zengezur koridoru gibi önemli ve Ermenistan dahil tüm bölge ülkelerinin kalkınması için hayati bir işleve sahip olan bir güzergahı, ancak ufku dar olanlar basit bir mesele olarak görebilirler.
İşsizlik nedeniyle ülke dışına göçlerin arttığı ve derin bir ekonomik krizin yaşandığı Ermenistan’ın da; Türkiye, İran, Rusya ve Gürcistan’ın da çıkarına olan Zengezur koridoruna destek olmak yerine köstek olmanızı, Ermeni halkının takdirine bırakıyorum. Karabağ’daki Ermenilerin haklarına gelince, onlar Azerbaycan vatandaşıdır ve Azerbaycan, kendi vatandaşlarına etnik kimlik ayrımı yapmaksızın eşit muamele etmektedir. Azerbaycan’da çok sayıda etnik grup barış içinde yaşamakta ve yasalara uyan hiç kimsenin bir sorunu bulunmamaktadır. Azerbaycan sınırları içindeki Karabağlı vatandaşlarımızı ayrımcılığa iten ve onları vatandaşı oldukları devlete karşı kışkırtan siz ve sizin gibilerdir.
Son olarak: Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı “Azerbaycan tarafgirliği” sebebiyle eleştirerek siyasi prim elde etmeye çalışan, PKK terör örgütünün ve terörist bir kurum olan Ermeni ulusal merkezi ANCA’nın siyasi komisyoncusu Garo Paylan’ın ne söylemlerinin ne de eylemlerinin hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü Azerbaycan’a taraf olmak bir eleştiri sebebi değil, bir övgü vesilesidir. Bu, Türkiye’nin kudretinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın itibarının bir nişanıdır; bu böyle bilinmelidir! Türkiye ile Azerbaycan tek millet, iki devlettir; Kardeştir, Müttefiktir. Garo Paylan ve onun gibilerin bunu idrak etmesini beklemesem de hakikatin özü budur. Biz, birlikte güçlüyüz!