İngiltere Siyasetinde Jonathan Powell Depremi
İngiltere’de İşçi Partisi‘nin iktidara gelmesiyle, Tony Blair döneminin en kilit figürlerinden biri olan Jonathan Powell‘ın yeniden önemli bir göreve getirilmesi siyasi arenada büyük yankı uyandırdı. Kasım 2024’te Başbakan Keir Starmer tarafından Ulusal Güvenlik Danışmanı (NSA) olarak atanan Powell’ın bu yeni rolü, hem diplomatik başarılarını övenleri hem de siyasi geçmişini eleştirenleri karşı karşıya getirdi.
1997-2007 yılları arasında Başbakan Tony Blair’in Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Powell, özellikle Kuzey İrlanda’da barışı sağlayan 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşması‘nın mimarlarından biri olarak biliniyor. Ancak, geleneksel olarak kariyer diplomatlarına verilen bu göreve siyasi bir ismin atanması, “partizanlık” tartışmalarını alevlendirdi.
Gölge Diplomasi ve Parlamento Eleştirileri
Muhalefet, Powell’ın atanmasını sert bir dille eleştiriyor. Özellikle, Powell’ın Eylül 2024’te İngiltere’nin Chagos Adaları’nın egemenliğini Mauritius’a devretme sürecindeki rolü tepkilerin odağında. ABD’nin stratejik Diego Garcia askeri üssünü barındıran bu bölgeyle ilgili anlaşmanın, parlamentoya danışılmadan yapılması eleştiriliyor.
Gölge Bakan Alex Burghart, durumu şu sözlerle eleştirdi: “Chagos teslimi gibi bir konuda Parlamento’nun soru soramayacağı bir danışmanlık modeli kabul edilemez.” Bu durum, Powell’ın dış politikayı Parlamento’ya hesap vermeden yürüttüğü algısını güçlendiriyor.
Uluslararası Çatışmalardaki Kritik Rolü
Powell, diplomatik kariyeri boyunca birçok küresel çatışmanın çözümünde kilit rol oynamıştır. 2011’de kurduğu “Inter Mediate” adlı vakıf aracılığıyla bu tecrübesini dünya geneline taşımıştır. Yer aldığı bazı önemli süreçler şunlardır:
- Kuzey İrlanda barış süreci
- İspanya’daki ETA örgütüyle müzakereler
- Kolombiya’daki FARC ile barış görüşmeleri
- Mozambik’teki iç savaşın sonlandırılması
Al Majalla’nin haberine göre, vakfı aracılığıyla Suriye’de muhalif gruplarla, terör örgütü PKK ile ve Libya’daki geçiş hükümetiyle arka kapı diplomasisi yürüttüğü iddia ediliyor.
Sahadaki Faaliyetleri ve PKK İddiaları
Powell’ın resmi görevine başlamadan önce dahi oldukça aktif olduğu belirtiliyor. 2021’de Suriye lideri Ahmed el-Şara ile görüştüğü ve terör örgütü PKK ile temas kurduğu öne sürülüyor. Hatta “Inter Mediate” vakfının bir dönem Şam’daki başkanlık sarayında bir ofisi olduğu bile iddialar arasında. Son dönemde ise Ukrayna-Rusya barış görüşmeleri ve Filistin devletinin tanınması gibi konularda aktif rol aldığı biliniyor.
“Dışişleri Bakanından Daha Güçlü”
Powell’ın Ortadoğu’daki etkinliği o kadar fazla ki, bir Türk yetkili onun pozisyonunu şu şekilde değerlendiriyor:
“Jonathan Powell, çok hassas dosyaları yürütmede kilit bir rol oynadı. Ortadoğu’da adeta İngiltere’nin gerçek dışişleri bakanı gibi davranıyor.”
Bu durum, Powell’ın İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy’den bile daha etkili olduğu yorumlarına neden oluyor.
İşçi Partisi İçinde “Güç Tekelleşmesi” Endişesi
Powell ve eski yardımcısı Politika Teslim Direktörü Liz Lloyd’un hükümet içindeki artan gücü, İşçi Partisi içinde de rahatsızlık yaratıyor. Bazı milletvekilleri, bu durumu bir “Powell darbesi” olarak nitelendirerek gücün tek bir merkezde toplanmasından duydukları endişeyi dile getiriyor. Powell’ın hem dış güvenlik stratejisini yönetmesi hem de küresel çatışma bölgelerinde gizli diplomasi yürütmesi, onun ne kadar etkili ve tartışmalı bir figür olduğunu gözler önüne seriyor.