Suriyeli Kürt Siyasetçi İlham Ahmed’den Kritik Açıklamalar
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Komitesi Eşbaşkanı ve Suriyeli Kürtlerin önde gelen siyasetçilerinden İlham Ahmed, BBC Türkçe’ye önemli açıklamalarda bulundu. Ahmed, Türkiye ile mevcut ilişkiler, Şam yönetimiyle yürütülen müzakereler ve bölgedeki son duruma ilişkin kritik bilgiler paylaştı.
Türkiye ile İlişkiler ve Yeni Süreç
İlham Ahmed, Türkiye ile halihazırda doğrudan bir iletişim kanallarının olduğunu belirterek, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki mevcut “sakin durumu” olumlu bir gelişme olarak nitelendirdi. Ahmed, Türkiye ile “daha fazla diyalog ve koordinasyona ihtiyaçları olduğunu” vurguladı.
Türkiye’de iktidarın “Terörsüz Türkiye” ve DEM Parti’nin “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” olarak adlandırdığı sürece değinen Ahmed, PKK’nın 11 Temmuz’da sembolik olarak silah bırakmaya başlamasını olumlu karşıladıklarını ifade etti. Ahmed, “Bu adımların karşılıklı adımlarla karşılanmasını umuyoruz, böylece tüm bu olumlu hamlelerin hem Kürt halkı hem de Türkiye için olumlu sonuçlar doğurmasını umuyoruz” dedi.
‘Ankara ile Doğrudan Bir İletişim Kanalımız Var’
Ahmed, son dönemde Türkiye ile aralarında doğrudan bir iletişim olduğunu savunarak şunları söyledi:
“Aramızda açık bir kanal var. Kuzey ve doğu Suriye, Kürt sorunu ve Suriye’deki siyasi çözümle ilgili konuların yanı sıra Türkiye’nin ilgilendiği konular da tartışılıyor. Genel olarak bu açık kanal sadece bir koordinasyon kanalı.”
Türkiye’nin son yıllarda bölgede düzenlediği askeri operasyonlara rağmen mevcut sakinliğin güven tesisi için önemli olduğunu belirten Ahmed, sorunların çözümü için diyaloğun şart olduğunu ekledi. 2013’te Türkiye’yi ziyaret eden Ahmed, davet edilmesi halinde tekrar gelebileceğini “Kesinlikle” diyerek yanıtladı.
‘Silahsızlanma Değil, Entegrasyon Sürecinden Bahsediyoruz’
Türk yetkililerin, süreç kapsamında YPG ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) de silah bırakması gerektiği yönündeki çağrılarına yanıt veren Ahmed, Suriye’deki şartların farklı olduğunu belirtti.
“Suriye’deki durum gerçekten farklı. Suriye toplumunun yapısı içinde kendine özgü bir karakterimiz var. IŞİD’e karşı mücadele ve direnişimizin kendine özgü bir doğası var. Bu gruplar hâlâ varlıklarını sürdürüyor ve tehdit devam ediyor. Bu nedenle Suriye’de bir silahsızlanma sürecinden ziyade bir entegrasyon sürecinden bahsediyoruz.”
Ahmed, Suriye’de kalıcı bir anayasa olmadığını ve güvenlik durumunun kaotik olduğunu, bu nedenle SDG’nin Suriye ordusunun güçlü bir parçası olarak ülke genelinde istikrarı sağlayabileceğini savundu.
Şam Yönetimi ile Müzakerelerin Geleceği
Suriye’nin yeni lideri Ahmet Şara ve SDG lideri Mazlum Abdi arasında 10 Mart’ta imzalanan ve SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunu öngören anlaşma sonrası taraflar 9 Temmuz’da Şam’da tekrar bir araya gelmişti.
Ahmed, bu toplantı sonrası müzakerelerin çöktüğü yönündeki iddiaları reddetti.
“Müzakereler çökmedi. Müzakereler sırasında yapılan bazı toplantılarda yanlış anlaşılmalar ve anlaşmazlıklar olması normaldir. Özellikle de Suriyeliler yıllardır kendi aralarında diyalog kurmadığı için.”
Ahmed, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve devletin birliği” gibi konularda fikir birliği olduğunu ancak entegrasyon gibi zorlu başlıkların yoğun diyalog gerektirdiğini belirtti. Entegrasyon modeline ilişkin ise, “Önemli olan, Suriye’de kadınların haklarını garanti altına alan ve toplumun farklı bileşenlerinin haklarına ve farklılıklarına saygı duyan bir demokrasi modelini korumaktır. Yetkilerin merkezde toplanmaması için bölgelere genişletilmiş yetki verilmelidir” dedi.
ABD’nin Eleştirilerine Yanıt ve Bağımsızlık Hedefi
ABD’nin Suriye özel temsilcisi Tom Barrack‘ın, “Anlaşamazsanız anlaşmayın, ama biz sonsuza kadar burada bebek bakıcılığı yapmayacağız” şeklindeki eleştirilerine de değinen Ahmed, ABD yönetiminin Suriye meselesinde ilk kez bu kadar iddialı sorumluluk üstlendiğini ve çabalarını takdir ettiklerini söyledi.
Ahmed, yanlış anlaşılmaları önlemek için Barrack ile sürekli iletişim halinde olmaları gerektiğini belirtti. Bağımsız bir Kürt devleti veya federalizm hedefleri olduğu iddiasını ise net bir dille reddetti.
“Ulus devlet modeli artık geçerliliğini yitirmiştir. Günümüz modelleri daha gelişmiştir… Tam olarak talep ettiğiniz modeli nasıl tarif ediyorsunuz sorusuna ise şu yanıtı verdi: Yerel yönetişim çerçevesinde ademi merkeziyetçilik ifadesi bu ortak bir arada yaşama durumunu ifade ediyor.”
Ahmed, tüm etnik grupların haklarını tanıyan ve yerel topluluklara yetki veren ademi merkeziyetçi bir modeli savunduklarını vurguladı.
* Bu söyleşi, Suriye’nin Süveyda bölgesindeki çatışmaların derinleşmesi ve İsrail’in Şam’a yönelik hava saldırısı düzenlemesinden hemen önce gerçekleştirilmiştir.