CHP’den Bahçeli’nin ‘Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ Önerisine Sert Yanıt: Çözüm Eşit Yurttaşlık

CHP’den Bahçeli’nin Kimlik Siyaseti Önerisine Tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin “Cumhurbaşkanı yardımcısı iki kişi olsun birisi Kürt birisi Alevi olsun” şeklindeki önerisi siyaset gündeminde tartışmalara yol açtı. Bu çıkışa tepki gösteren isimlerden biri de CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever oldu. Ersever, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Ne etnik kimlik siyaseti, ne saray rejimi; çözüm eşit yurttaşlık ve parlamenter demokrasi” ifadelerini kullandı.

“Cumhuriyet Eşit Yurttaşlığı Koruma Kararlılığıdır”

Cumhuriyetin temelinde halkın egemenliği, eşit yurttaşlık ve laiklik olduğunu belirten Ersever, ‘Kimlik değil, eşit yurttaşlık esastır’ diyerek sözlerine devam etti. Ersever, “Son dönemde bazı siyasetçilerin, Cumhurbaşkanı yardımcılarının inanç ve etnik kimlikler üzerinden belirlenmesine dair ortaya attığı tartışmalar, Cumhuriyetimizin kurucu ilkeleriyle bağdaşmayacağı gibi ayrımcılığı besleyecek ve derinleştirecektir. Bu anlayış başta Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine, 66. maddesinde tanımlanan vatandaşlık esasına, 101. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçilme şartlarına aykırıdır” dedi.

“Kamu Hizmetinde Tek Ölçüt Liyakattir”

Ersever, bir göreve gelmenin gerekçesinin etnik köken veya inanç olamayacağını vurgulayarak, “Kamu hizmetine girmede tek bir ölçüt vardır. O da kanun ve teamüllerde belirlenmiş gerekli koşulları taşımak ve liyakattir. Bu ülkede bir Alevi, bir Kürt ya da başka bir kimlikten yurttaşımız Cumhurbaşkanı olabilir; tek temel ölçüt ise demokratik kurallara bağlılık, millet iradesinin tecellisi, Anayasanın belirlediği koşulları taşımak, eşit yurttaşlık ve hukukun üstünlüğüdür” şeklinde konuştu.

“Cumhuriyet Bir Halk Sözleşmesidir”

Cumhuriyetin yalnızca bir yönetim şekli olmadığını, aynı zamanda bir halk sözleşmesi olduğunu ifade eden Ersever, “Bu sözleşmenin temeli; laiklik, eşit yurttaşlık, sosyal devlet ilkesi ve demokratik temsil hakkıdır. Kimlikler üzerinden siyaset yapmak, bu temel sözleşmeyi zedelemek; Cumhuriyetin ruhunu yok saymaktır. Biz, bu topraklarda herkesin onuruyla, hakkıyla, eşit bir yurttaş olarak yaşamasını savunuyoruz. Cumhuriyet, işte bu idealin rejimidir” dedi.

“Laiklik, Vicdanları Siyasetten Korur”

Laikliğin önemine dikkat çeken Ersever, “Laiklik, sadece inanç özgürlüğünün değil, aynı zamanda vicdanların siyasetten korunmasının da teminatıdır. Mezhebi veya dini kimlikleri siyasallaştırmak ise toplumu kutuplaştırır, devleti taraflaştırır. Laikliğe sahip çıkmak; toplumun barışını, devletin tarafsızlığını ve özgürlüklerin güvencesini korumaktır” ifadelerini kullandı.

“Aleviler Lütuf Değil, Eşitlik Hakkı İstiyor”

Alevi yurttaşların taleplerinin lütuf değil, anayasal bir hak olduğunu belirten Ersever, “Alevi yurttaşlarımızın yıllardır ifade ettiği talepler, herhangi bir lütfa değil, anayasal eşitliğe dayanmaktadır. Bugün bürokraside, bakanlıklarda, valiliklerde Alevi yurttaşların neredeyse yok sayılması; bu iktidarın kapsayıcı değil, dışlayıcı bir devlet pratiği sürdürdüğünü göstermektedir. Biz diyoruz ki: eşit yurttaşlık, anayasal bir haktır. Sadece temsiliyet değil, yönetime katılım da bu hakkın parçasıdır” dedi.

“Asıl Gündem Geçim, Adalet ve Gelecek”

Ersever, kimlik siyasetinin ülkenin gerçek gündemini perdeleme çabası olduğunu savundu. “Bugün halkın gündemi; pazar filesinin boşluğu, emeklilerin sefalet maaşları, gençlerin işsizlik çığlığı, kadınların adalet talebidir. İktidar bloğu ise bu gerçek sorunları kimlik tartışmalarıyla perdelemeye çalışıyor. Ama biz biliyoruz: Bu halk sahici olanı da, sahte olanı da ayırt eder” diye konuştu.

“Bu Karanlık Düzen Değişecek”

Çıkış yolunun halkçı, laik ve demokratik cumhuriyetin yeniden inşası olduğunu belirten Ersever, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin geleceği; kadınların özgürce yaşayabildiği, gençlerin hayal kurabildiği, her kimliğin eşit yurttaşlık ilkesi temelinde temsil edilebildiği bir düzendedir. Bizim görevimiz; halkçı, laik, demokratik ve sosyal Cumhuriyeti yeniden ayağa kaldırmaktır. Son söz: Cumhuriyeti halk kurdu, yine halk yükseltecektir. Bu karanlık düzen değişecek. Halk sandıkta sözünü söyleyecektir.”