Türkiye, İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı uluslararası bir girişim olan Lahey Grubu‘nun Bogota Bildirisi’ni imzaladığını duyurdu. Ankara, bu imzayı atarken Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi‘ne yapılan atıflara dair çekincelerini resmi bir notayla Kolombiya hükümetine iletti. Bu gelişme, hem uluslararası diplomasi hem de iç siyasette önemli yankı buldu.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, BM Genel Kurulu’nda düzenlenen Filistin konulu konferansta Türkiye’nin eylem planına katılımını teyit etti. Ancak bu karar, özellikle ana muhalefet partisi CHP tarafından, hükümetin kamuoyu baskısıyla geri adım attığı şeklinde yorumlandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) ise bu iddiaları yalanlayarak Türkiye’nin duruşunun net olduğunu belirtti.
Bogota Bildirisi ve Kapsamı Nedir?
Lahey Grubu, İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının hukuki sonuçları olması ve cezasız kalmaması hedefiyle oluşturulmuş bir platformdur. Grup, 15-16 Temmuz tarihlerinde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir Acil Durum Konferansı düzenledi. Türkiye’yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Levent Gümrükçü’nün temsil ettiği konferansa 30 ülke katıldı.
Konferansın en önemli çıktısı olan Bogota Bildirisi, başlangıçta 12 ülke tarafından imzalandı. Bildiri, İsrail’e yönelik sert ve somut yaptırımlar içeriyordu.
Eylem Planında Yer Alan Temel Önlemler
Bildiride İsrail’e karşı alınması öngörülen başlıca tedbirler şunlardır:
- İsrail’e yönelik silah, mühimmat, askeri yakıt ve çift kullanımlı ürünlerin satışının ve transferinin tamamen engellenmesi.
- İsrail’e askeri malzeme taşıyan gemilerin, bayrağı ne olursa olsun, limanlara kabul edilmemesi ve bu gemilere hizmet verilmemesi.
- İmzacı ülkelerin bayrağını taşıyan gemilerin İsrail’e askeri veya çift kullanımlı malzeme taşımasının yasaklanması ve yasağı ihlal eden gemilerin bandıralarının iptal edilmesi.
- İsrail ile mevcut tüm kamu anlaşmalarının gözden geçirilmesi ve gerekirse feshedilmesi.
- Uluslararası hukuk kuruluşlarının İsrail aleyhine aldığı tüm yaptırım ve ceza kararlarına tam uyum sağlanması.
- İşgal altındaki Filistin topraklarında suç işleyen İsrailli yetkililerin, imzacı ülkelerin kendi mahkemelerinde yargılanabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması.
Türkiye’nin Şerh Gerekçesi: BM Deniz Hukuku Sözleşmesi
Türkiye’nin bildiriye başlangıçta imza atmaması, iç siyasette yoğun eleştirilere neden oldu. Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamalarda metnin kurumlar arası koordinasyon gerektirdiğini ve katılım için 20 Eylül’e kadar süre olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, imzanın gecikmesinin nedeninin metinde yer alan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) atfı olduğunu vurguladı. Fidan, “Eğer benim gönderdiğim temsilci merkeze gelip istişaresini yapmadan orada bu çıktı diye tak diye imza atsaydı, biz yıllardır takip ettiğimiz bir hususta kendimizi çok dezavantajlı bir duruma sokardık,” dedi.
Türkiye, Ege Denizi’ndeki anlaşmazlıklar nedeniyle Yunanistan’a karasularını 12 mile çıkarma hakkı tanıyan bu sözleşmeye taraf değil. Ankara, bu nedenle sözleşmeye atıf yapan maddelere şerh koyarak bildiriyi imzalama yolunu seçti.
Türkiye’nin Şerh Koyduğu Maddeler
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Türkiye’nin çekince belirttiği iki madde de doğrudan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne referans veriyor. Bu maddeler, gemilerin limanlara girişinin engellenmesi ve bayrak devleti sorumlulukları gibi konuları ilgili uluslararası hukuk kurallarına, özellikle de BMDHS’ye tam riayetle düzenlemeyi öngörüyor.
Siyasette Fidan-Özel Polemiği
Konu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında sert bir polemiğe dönüştü. Bakan Fidan, CHP’yi Yunanistan’ın Ege tezlerine destek vermekle itham ederken, Özel ise Fidan’ı konuyu saptırmakla ve İsrail’e karşı somut adım atmaktan çekinmekle eleştirdi.
Özgür Özel, “Hakan Fidan, konuyla hiç ilgisi olmayan 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni bahane ederek, ‘Biz bildiriye imza atsaydık Yunanistan’ın Ege tezleri güçlenecekti’ gibi manasız bir açıklama daha yapıyor,” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin bildiriye katılım kararının ardından Özel, Fidan’ı CHP’den özür dilemeye çağırdı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ise muhalefetin iddialarının asılsız olduğunu ve Türkiye’nin Filistin davasında ilkeli bir duruş sergilediğini açıkladı.