Türkiye’den Suriye’ye Stratejik Enerji Hamlesi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin, Suriye’nin enerji altyapısını yeniden yapılandırma sürecinde aktif bir rol üstlendiğini açıkladı. Bakan Bayraktar, Kilis üzerinden Halep’e doğal gaz iletiminin 2 Ağustos itibarıyla başlayacağını kamuoyuna duyurdu.
İsrail Basınında ‘Sessiz Hakimiyet’ Vurgusu
Türkiye’nin bu önemli adımı, İsrail’de büyük bir ilgiyle karşılandı. Ülkenin önde gelen gazetelerinden Maariv, bu gelişmeyi “Sessiz sedasız: Erdoğan Orta Doğu’da hakimiyetini genişletiyor” başlığıyla manşetine taşıdı.
Haberde, Suriye’nin Türkiye aracılığıyla Azerbaycan’dan gaz tedarik etmeye başladığı ve bu iş birliğinin savaşın tahrip ettiği elektrik altyapısını güçlendirmeyi amaçladığı belirtildi. Ancak asıl dikkat çeken nokta, Türkiye’nin Suriye’deki artan etkisinin İsrail’de ciddi endişelere sebep olmasıydı.
Ankara’nın Bölgedeki Kilit Rolü Pekiştiriliyor
Maariv’in analizine göre, Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Suriye’ye ulaştırılması, Ankara’nın bölgedeki kilit oyuncu konumunu daha da sağlamlaştırıyor. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın yıllardır Kuzey Suriye’de nüfuz alanını genişletme hedefi doğrultusunda altyapı ve enerji anlaşmaları yaptığı öne sürüldü.
Gazete, Türkiye’nin bu hamlesinin, Kuzey Suriye’deki uzun vadeli askeri varlığı ve fiili güvenli bölgeler oluşturma çabalarıyla paralel ilerlediğini ifade etti. Ankara’nın, Şam yönetimini doğrudan devre dışı bırakmadan, farklı bölgeleri Türk yönetimine bağımlı hale getirmeye yönelik somut adımlar attığı iddia edildi. Bu sürecin bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillenmesini hızlandırdığı aktarıldı.
‘Türkiye, Bölgenin Kaderini Belirleyen Güç Oluyor’
Haberde, Suriye hükümetinin kuzeydeki enerji işbirlikleri ve güneydeki insani yardım operasyonlarıyla uluslararası arenada meşruiyet ve istikrar mesajı vermeye çalıştığı belirtildi. Buna karşılık, Erdoğan’ın Suriye’nin güney ve orta kesimlerindeki dolaylı kontrolünü genişlettiği öne sürüldü.
Gazeteye göre Suriye, artan bölgesel baskılar ve altyapı üzerindeki küresel rekabet karşısında kurumlarını yeniden inşa etmeye çalışırken, Türkiye bölgenin kaderini belirleyen en etkin güçlerden biri olarak öne çıkıyor.