Sapanca Gölü’nde Su Seviyesi Kritik Düzeyin Altında
Sakarya ve Kocaeli’de yaşayan milyonlarca vatandaşın temel içme suyu ihtiyacını karşılayan Sapanca Gölü, su seviyesinin endişe verici bir şekilde 29.87 kotuna düşmesiyle kırmızı alarm veriyor. Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) verilerine göre göl, kritik seviyenin altına inmiş durumda. Suyun metrelerce çekilmesiyle birlikte bazı bölgelerde kayıkların karaya oturduğu gözlemlendi. Bu endişe verici manzara, havadan dron ile de kayıt altına alındı.
Kuraklık, bölgedeki artan nüfus, bilinçsiz su tüketimi ve göl havzasındaki su kayıpları, bu tehlikeli düşüşün ana nedenleri olarak gösteriliyor. SASKİ, durumun ciddiyeti karşısında bir dizi önlem almayı planlıyor.
SASKİ’den Acil Önlem Paketi
Göl seviyesinin 29,70 kotuna inmesi durumunda devreye sokulacak önlemlerle şehrin su geleceği güvence altına alınmaya çalışılacak. Planlanan tedbirler şunları içeriyor:
- Park, bahçe ve tarımsal sulamada içme suyu kullanımının yasaklanması.
- Turistik tesislerdeki havuzların içme suyu ile doldurulmasının engellenmesi.
- Yüksek su tüketimi yapan ticari ve konut aboneliklerinin yakından takibe alınması.
Bu kapsamda, su kullanım hakkı bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne resmi bilgilendirme yazıları gönderilecek.
Uzman Uyarısı: “Her Yıl Kuraklığı Daha Şiddetli Yaşıyoruz”
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, Sapanca Gölü’ndeki tehlikeye dikkat çekerek önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Maalesef her yıl kuraklığı daha şiddetli bir şekilde yaşıyoruz. Doğada her şey birbirine bağlı; orman yoksa toprak yok, toprak yoksa su yok. Su yoksa gıda yok, gıda yoksa zaten insanın hayatının devam etmesi mümkün değil. Göl sadece görünen su dolu bölgeden ibaret değil, yer altı suyu ve dereler ile besleniyor. Sadece yağışın olmamasıyla bu hale gelmiyor. Bizim de yanlış kullanımımız var bunun içerisinde.”
Yiğit, bölgedeki binlerce bungalovun havuzlarının doldurulması ve su şişeleme fabrikalarının faaliyetlerinin göl üzerindeki baskıyı artırdığını vurguladı. “‘Biz yer altı suyu kullanıyoruz, kuyumuzu açtık dolayısıyla gölden su almıyorum’ deniliyor. Ancak bu yanlış bir düşünce. Onlarca su şişeleme fabrikası var. Şu anda Sapanca Gölü’nün suyunu buradan şişeliyorlar, Londra’da Sapanca suyunu içebiliyorsunuz mesela. Bu hakikaten vahim bir durum” dedi.
“Suyu Tasarruflu Kullanmayı Bilmiyoruz”
Doç. Dr. Yiğit, su tüketim alışkanlıklarını eleştirerek şunları söyledi:
“Suyu tasarruflu kullanmayı bilmiyoruz. ‘Gölde su yok’ diyoruz ama hala insanlar araba yıkamaya devam ediyor. Kent içerisindeki peyzaj sulaması sürüyor. Ne yazık ki tarımsal sulamada hala tasarruflu yöntemleri beceremiyoruz. Elbette tarımda su kullanılacak ama tasarruflu kullanıp, doğru bitkileri ekmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Birçok şey iklim değişikliğine bağlanıyor. Evet, etkileniyoruz bu doğru. Madem iklim değişikliği sebebi ile bu kuraklığı yaşıyoruz, o zaman buna göre davranmamız ve tedbirleri almamız gerekiyor.”
“Bu Bir Ekosistem, Su Dolu Bir Çanak Değil”
Yiğit, çözüm için bütüncül bir yaklaşımın şart olduğunu belirterek alınması gereken tedbirleri sıraladı:
“Bu bir ekosistem, su dolu bir çanak değil. Dolayısıyla hem su içerisindeki canlıların hem de suyun etkilediği diğer alanlardaki bütün canlıların bundan etkilenmesi kaçınılmaz. Belediyeler başta olmak üzere herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Belediyeler kurakçıl peyzaja geçmeli, kayıp-kaçak oranlarını azaltmalı ve halkı tasarrufa teşvik etmeli. Turizm adı altında yapılan birçok yanlışın önlenmesi gerekiyor. Yapmamız gerekenler aslında son derece net: Bütün yanlışlarımızı görüp bu yanlışlardan vazgeçmek. Ormanı, toprağı ve suyu ancak hep bir arada düşünerek koruyabiliriz.”
Sanayideki su kullanımının da kontrol altına alınması gerektiğini belirten Yiğit, “Bu kadar kıymetli bir içme suyu elde edilen gölden sanayi çekiminin tamamen durdurulması gerekiyor. Ayrıca göl bu durumdayken Yuvacık Barajı’na su çekiliyor olması da vahim bir durumdur ve bundan kesinlikle vazgeçilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.