Ulu Çoban’ın Moral Turu Başlıyor
Mikronezya ve Yutania arasındaki nihai gerilim tırmanırken, ülkenin lideri Ulu Çoban Muktedir Makropiç için hem ordunun hem de sivil halkın moralini yüksek tutmak bir zorunluluk haline gelmişti. Her ne kadar ordu komutanı Takşak Dikerim’in ezberlettiği yanıtlarla askerlere verdiği moral desteği halk arasında alaycı bir şekilde yayılmış olsa da, Makropiç iktidarda kalmak için bazı durumları görmezden gelmesi gerektiğini biliyordu.
O gün, hedef sivil halka moral aşılamaktı. Ulu Çoban, dikimini çok beğendiği için ordu komutanı olarak atadığı terzisi Takşak Dikerim’in özenle hazırladığı, pırıl pırıl parlayan başmüstebit üniformasını giyerek Mikronia çarşısının yolunu tuttu. Sade bir vatandaş gibi önden ilerlerken, arkasında kalabalık bir danışman ordusu onu takip ediyordu.
Çarşıdaki Beklenmedik Diyalog
Makropiç, yolda gördüğü ilk dükkâna, bir balıkçı tezgâhına yaklaştı. Takkesinden Karadenizli olduğu anlaşılan tezgâhın arkasındaki esnafa bir soru yöneltti: “Yoldaş, senin adın nedir?”
Esnaf, “İdrak Hacamat, Ulu Çobanım” diye yanıtladı.
Makropiç, tezgâhtaki balıkları işaret ederek, “Palamutların çok diri görünüyor. İşler nasıl gidiyor?” diye sordu. Balıkçı, “Bugün daha bir tane bile satamadım” dedi. Merakla nedenini soran Makropiç, beklemediği bir cevap aldı: “Şahsınız gelecek diye çarşıya müşteri girişini yasakladılar.”
Planlar Altüst Oluyor
Ulu Çoban, durumu bozuntuya vermeden yüce bir tavırla, “Öyleyse hepsini ben alıyorum, ama güzelce temizlemeni istiyorum!” dedi. Ancak balıkçı İdrak boynunu bükerek, “Temizleyemem ki haşmetmeap. Siz geleceksiniz diye bütün bıçakları topladılar” karşılığını verdi.
Moral verme konusunda kararlı olan Ulu Çoban, “Hiç önemli değil, o zaman temizlenmemiş halde alayım” dedi. İdrak Hacamat ise neredeyse duyulmayan bir sesle, “Yine de satamam” diye fısıldadı ve ekledi: “Çünkü ben balıkçı değilim, sizin koruma ordunuzda görevli bir güvenlikçiyim.”
Bu cevap üzerine Mikronezya’nın sarsılmaz lideri Muktedir Makropiç’in sabrı taşmaya başlamıştı. Sert bir ses tonuyla, “Hemen bana amirini çağır!” diye emretti. Güvenlikçi İdrak Hacamat, ezile büzüle şu cevabı verdi: “O da karşı fırında ekmek satıyor.”
*Aşk iki kişiliktir (Ciddiyet 19.04.2025)