UCM Başsavcısına Şok Tehditler: İsrail Soruşturmasının Perde Arkası

UCM Başsavcısı Üzerindeki Baskı Perde Arkası: İsrail Soruşturması Tehditleri Ortaya Çıktı

Middle East Eye (MEE) tarafından yayınlanan özel bir habere göre, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, İsrailli yetkililer hakkındaki soruşturması nedeniyle ciddi tehditler ve bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya. Bu durumun sadece Khan’ın kişisel itibarını değil, aynı zamanda UCM’nin kurumsal bütünlüğünü de tehlikeye attığı vurgulanıyor.

Baskılar Ne Zaman ve Neden Arttı?

Haberde, Khan üzerindeki baskının, özellikle Nisan 2024‘ten itibaren tırmandığı belirtiliyor. Bu tarihler, Başsavcı’nın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında, Gazze saldırıları ve işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim faaliyetleri nedeniyle tutuklama emri çıkarma hazırlığında olduğu döneme denk geliyor.

Üst Düzey Yetkililerden Gelen Tehditler

Soruşturma sürecinde hem ABD’li hem de İngiliz yetkililerin Khan’a yönelik ciddi uyarılarda bulunduğu iddia ediliyor. Bu tehditler, diplomatik ve kişisel düzeyde gerçekleşti.

David Cameron’dan ‘Hidrojen Bombası’ Uyarısı

İddialara göre, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, Khan ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, İsrailli yetkililer hakkında bir tutuklama kararı çıkarılması durumunda İngiltere’nin UCM’den çekilebileceği tehdidinde bulundu. Cameron’ın, “Bu karar bir hidrojen bombası etkisi yaratır” dediği öne sürüldü. Le Monde gazetesinin haberine göre ise bu baskılar Mart 2024’te başladı ve Cameron, Khan’ı Venezuela’da görevdeyken arayarak kararından vazgeçmesini istedi.

ABD’li Senatörden Yaptırım Tehdidi

ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham‘ın da Khan’ı doğrudan yaptırımlarla tehdit ettiği ve şu ifadeleri kullandığı ileri sürüldü:

“Tutuklama kararlarını çıkarırsan rehineleri sen öldürmüş olursun.”

Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı Reed Rubinstein’ın, “Eğer Netanyahu hakkındaki yakalama emri geri çekilmezse, tüm seçenekler masadadır” şeklinde bir uyarıda bulunduğu hatırlatıldı.

Mossad Faaliyetleri ve Güvenlik Endişeleri

Raporda, Mossad‘ın Lahey’de aktif olduğuna dair Khan’a bir güvenlik brifingi verildiği bilgisi de yer alıyor. Bu durum, Başsavcı’nın fiziksel güvenliğine yönelik ciddi endişelere yol açtı.

İç Soruşturma ve Siyasi Müdahale İddiaları

Khan’a yönelik cinsel taciz ve saldırı suçlamalarının da bu karalama kampanyasının bir parçası olabileceği ima ediliyor. Şikayetin, Khan’ın ofisindeki bir kadın çalışan tarafından yapıldığı ve sürecin BM Denetim Ofisi ile işbirliği içinde yürütüldüğü belirtildi. Ancak MEE’ye konuşan eski UCM yargıçları, süreci “usulsüz” ve “siyasi müdahale” içerdiği gerekçesiyle endişe verici bulduklarını ifade ettiler. Yargıçlar, soruşturma sürerken Başsavcı’nın kimliğinin kamuoyuyla paylaşılmasının mahremiyet ihlali olduğunu da ekledi.

UCM’nin Geleceği Tehlikede

Haberde görüşüne yer verilen bir kaynak, yaşananları şu sözlerle özetledi:

“Bu sadece Karim Khan’a değil, UCM’ye yönelik bir yıkım girişimidir. Bu kampanya başarılı olursa, kurallara dayalı uluslararası düzen sona erer.”

Geçtiğimiz yıl BBC’ye bir röportaj veren UCM Başsavcısı Karim Khan, Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarılmaması için bazı dünya liderlerinden baskı gördüğünü zaten açıklamış ve “Birçok lider bana tavsiyede bulundu ve beni uyardı” demişti.